Dünyanın amaç ve gayesini anlayabilmek için çok çalışmamız gerek!
Peki nasıl çalışmalı ve genelde neler yapılmalı?
Bu sorunun cevaplarını yaşadığımız süre içinde nasıl bulacağız ve nasıl çalışmamız gerekiyor?!
İnsan doğar yer içer uyur uyanır sever kavga eder huzur ve mutluluğu arama derdinde bazen elinde bir avuç boşlukla hakka yürür.
Zenginlik ve lüxs hayat bizlerin bu dünyadaki en büyük derdi, Karnımız tok ve kafamızı sokacağımız sıcacık bir evimiz olmasına rağmen her zaman insan daha fazlasını ister.
İnsanların tamamına bir vadi dolusu altın veya buna yakın para verseniz sizden bir vadi altın daha ister! Bu cümleyi düşündüğümüzde insanların yani şuan bu yazıyı sen okuduğun için bu insanlara sen ve etrafındaki insanlarda dahil. Cümleyi basit düşüncelerle düşündüğümüzde dahi insanoğlunun kendi istek ve arzularını her daim doyumsuz hale getirmesinden ibaret olduğunu anlıyoruz. Yetinmek veya elimizdekinin kıymetini bilme konusunda başarılı olan çok az sayıda insan var.
Dünya?!
Ekseni etrafında dönen içinde bin bir türlü canlı ve bitkiye yaşama alanı sunan uçsuz bucaksız gibi görünen kainatın gayrimuayyen bir yerinde kaya parçası!
Böyle bir yapı içinde insanoğluna göre ve diğer varlıklara göre tasarlanmış bu yapıttaki geçen süre sonsuz değil, Elbette inançlara göre tesadüf diyenlerde olacak. Bana göre tesadüftür diyenlere veya buna benzer inanmaktan ve emirlerden kaçanlara denizde geminin ne işi var sorusu ile aydınlatmaya başlayabiliriz.!
İnanç faktörü bu dünyadaki gerçek yaşam hazzını size tattıracak tek kaynak! Bu inandığınız her ne ise bu işe yarar. Çünkü inandığınız şeye karşı ayırdığınız herşey ama herşey çok özeldir! Bu konunun açılımı yazı içinde devam edecek,
Biz Müslümanlar olarak Tek bir Allah'a inanırız! Bu inanç hiç bir inançla eş değerde olamaz, Sonu ve sonucu emirleri uygulamaya bağlı bir yaşam sitili!
Biz bu dünyada yaşama şeklimizi Allah'ın emir ve yasaklarına göre tasarlarız, bazen hedefimiz saptırırlarsa etrafımızdaki müslümanlığı güzel yaşayan insanlar sayesinde iyilikle o aydınlık yola tekrar sağlam şekilde gireriz.
Bugün ajanslardan ve gazetelerden dünyayı takip ettiğimizde biz insanların vahşet haberlerini görürüz, bir yandan sınanan bir yanda şeytanın oyuncağı olmuş insan topluluklarının yaptıklarını görürüz. İçimizden ve aklımızdan geçenlerle çaresiz kalır ve göz yumarız.
Bizim müslümanlığımızın zayıflığı ve beraber bir yumruk olamamamızın etkileridir bu yaşananlar!
Şöyle örneklemek gerekirse! Biz müslüman olarak açlıktan, soğuktan, Allah için ölmekten korkmayan cesur, yürekli ve çalışkan insanlarız. Bundan 700 yıl önce bile şuan dünyayı kasıp kavuran, DÜNYA'yı mahveden yanlış inançta olan insanlar dünyayı düz bir ova sanırken, bizim büyük alimlerimiz ve yanındakiler, bırakın dünyanın ekseni etrafında dönmeyi bulmalarını, güneşin ayın ve diğer gezegenlerin şemasını Bursa Ulu Cami minderine şekillendirmişlerdir.
İnansakda inanmasakda eninde sonunda ölümün eşsiz tadına varacağız, Yaşadıkça yeni şeyler öğrendiğimiz gibi ölümünde nasıl birşey olduğunu göreceğiz elbet.
Gaye ve amaç nasıl olmalı konusunda nasıl çalışacağımız, bu çalışmalara göre nasıl yaşacağımızla
alakalı düşünmek gerekirse, Herşeyden önce kendinizi kendiniz gibi değil, farklı toplumların içinde düşünmeniz gerek, yaşamınız ve ölüm arasına neler koyduğunuzu görmeniz ve bunlara yaklaşımlarınız tarafsız olmalı. Her konuda tarafsız düşünmek insanı yorar.
Doğruları görebilmek için yanlışlarımızı elememiz gerekiyor, Şuanda bizim yanlışlarımız doğru sandığımız şeyler olabilir. Bunlar ancak bir tohumun toprağa ekilmesinden meyve vermesine kadar sürebilen bir süreçtir. Bu süreç sizin tohumu nasıl ektiğinize bağlı. Yani eğitim ve eğitimcilerle aranızdaki ilişki. Bu bir arkadaş, kitap, çevrenizdeki insanlar, eşiniz çocuğunuz, anneniz babanız veya daha sayamadığım bir çok şey.
Bakmak, dokunmak, düşünmek, bedenizin heryeri size doğruları anlatmakta yardımcı olacaktır. Sarsaklamak veya tembellik filizlenmiş tohumuzun üstüne basmak demektir. Gafil davranmamak ve her an gözü açık olmak gerekir.
Böylelikle Allah'a yaklaştıkça Allah bizim yar ve yardımcımız olacaktır inşallah.
Saygılar.
Fatih Akgül