Bayramlar Yaklaşıyor, Pandemin vermiş olduğu kısıtlama, Psikolojimizin iyice yıprandığı şu dönemlerde bize en iyi gelecek şey sevdiklerimize sarılmak ama maalesef buda mümkün değil,
Gazetenin birinde geçen senenin bir haberini okudum, Habere gelmeden önce dünya hayatının tamamen dinin ne olursa olsun menfaat dünyası olduğu açık ve net belli, Bundan kurtulmanın en iyi yolu Peygamberimizi takip etmemiz gerektiğini defalarca söyledik, Ben bunu sadece sizlere değil kendi kendime de defalarca söylüyorum.
Hayatımız o kadar bazen sıradan devam ediyor ve herşey alışkanlık haline geliyor ki onu kaybetmekten korkuyoruz. Şu bilmek gerekir, Dünyayı nasıl yaşarsan yaşa bu imtihan bitecek. iyi veya kötü olduğunu az çok bileceksin, Her seferinde dua ediyorum ki Allah bizim bilerek veya bilmeyerek işlediğimiz günahlarımızı af etsin.
Gelelim gazetedeki habere, Belediyelerin Kurban için getirilen hayvanların işgal ettiği yerler için aldığı muhteşem paralara.
Yöneticiler şunu anlamıyor, En üst seviyeden en alt seviyede olan kişi devlet kurumu içinde ise Halk'a hizmet etmek zorunda, Neden zorunda, Halk çalışır, Kendine aldığı sakızın dahi vergisini verir sen o vergi ile helal para kazanıyorum sanıyorsun amma hizmet etmediğin için haram yemiş oluyorsun. Şunu açık ve net ortaya koyalım, Bütün kurumlar insan çözüm odaklı kurulmuştur ve Halkına hizmet etmek zorundadır, sen hani tıkır tıkır maaşını alırken devlete vergisini zorlaya ödeyen Ahmet amca varya işte onun yatırdığı parayla evini çoluk çocuğu doyuruyorsun ve Büyüklerimizin bir sözü vardır, ' Devlete verilen her kuruş sadaka niyetine geçer' Yani devlet kurumu ateşten bir gömlek. Ona göre bilinmeli.
Adam Kars'dan bir kamyonla 2 gün hayvanları ile kurbanını kes diye yol alıyor, Sen veya siz kalkıp bu adamdan işgaliye parası talep ediyorsun.
15 Gün için nerdeyse günlüğü 1500 lira para almak nedir!
Hayvanların pislettiği yeri temizleme parası mı? veya bilmediğimiz her ne varsa ise!
Ayıp mini etekle kırıta kırıta gezen genç kızın yaptığı değil, ayıp sizin yaptığınız, Her ne olursa olsun, Anadoludan gelen misafirdir, yemeğini yatacağı yeri dahi senin veya sizin temin etmeniz gerekirken üstüne adamları soyuyorsunuz, Bu yıllardır alışıla gelmiş bir durum olabilir ama biline ki yanlış bir uygulama. Bizim örf ve adetlerimizde buna yer olmamalı.
Kapı çalar, içeri giren kişiyi ALLAH'ın misafiri bilir, Karnını doyurur isteklerini yerine getirmek için can atarsın.
Demem o ki yapmayın, İnsanımızı küstürmeyin, Çalışın, bırakın 3 beş kuruş veya zaman sizden gitsin, Bunlar zarar değil kazançtır.