Ne kadar sıkıntılı bir hayatımız olsada, hatta ve hatta uçurumun kenarından kendimizi bir an için atmak istesekde bu hayattan vazgeçmemiz çok zor.
Merak etmeyin süslü magazin programları veya şaşalı dizilerdeki hayatların orjinalleri sizin tahmin ettiğinizden daha farklı.
Hayatımızdaki sorumluluk derecesini hiç düşündünüz mü? Neye ne kadar önem veriyor ve nasıl bir değerlendirme içinde şekillendirerek devam ettiriyoruz.
Örneğin bekar bir insanın sorumluluk derecesi sizce ne kadardır? Siz ki 3 çocuk babası ailenin reisi şirket sahibi veya belediyede asgari ücretle çalışan birisiniz.
Şirket sahibi ve belediyede asgari ücretle çalışmanızın bir önemi yok, Bekar ve 3 çocuk sahibi olmanızında bir önemi yok.
Önemli olan düşüncelerindeki kurgulara bakış açın. Neye ne kadar inanıyorsun?
Hayatımızdaki yukarı veya aşağı sıçrama dönemlerini oluşturan, size yön veren inandıklarınızın gerçek değeri sonucu elinize geçen bir yaşantı. Patronsun veya işçisin bu kadar arada uçurum var.
Hayatın aldatıcı yönü maddi değerlerin çokluğudur. Para mal mülk sizi hayatın gerçeklerinden uzak tutar.
Eğer ki maymun ırkından geldiğimizi düşünmüyorsanız bir yaratıcıya inanıyorsunuz demektir. Din ayrımı yapmadan ortak olan düşüncelerimizle gök yüzünden yer yüzüne, deniz içinden toprak üstünde yetişen herşeyden bir işaret vardır yaratıcıdan.
İnanmak görmekle eş değerdir, Eğer inanırsan görürsün, Eğer bir şeyi görürsen arkasından gidip gitmemeye karar verirsin.
Yaratıcıya yani biz Müslümanlara göre Allah'a nasıl inanmamız gerektiği konuda büyük kayıplarımız olsada bugün onun büyüklüğü konusunda ortak bir fikre sahibiz.
Endişelendiğim konu ise her şeyi bilmemize rağmen uygulama konusunda pasif davranmamız, pasif davranmamıza iten ise az düşünmemiz ve düşüncelerimizi önemsemememizden kaynaklıdır.
Hayatımızın eşsiz değerde olduğunu bilelim ve ona göre düşüncelerimizdeki ilk adımlara dikkat edelim. İnanalım. İnanırsak görürüz...