"Bu kitabın inişi şüphesiz Alemlerin Rabbi tarafından (mümkün) olmuştur. Bu İnsanlar diyor ki bu şahıs bunu kendisi uydurmuştur. Halbuki, bu Hak'tır, Rabbın
tarafından". (Secde; 2-3) Burada Kitabullah'ın Alemlerin Rabbi tarafından nâzil
olduğu söylenmekle yetinilmemiş, aynı zamanda, "şüphesiz bu kitap Allah'ındır" denilmiştir. Yani, bu kitabın Allah tarafından geldiğine hiç şüphe edilmemesi gerekir, denilmek istenmiştir. Bu uyarıcı ve vurgulayıcı cümleyi, Kur'an-ı Kerim'in indiği şartlar, ortam ve bizzat Kur'an-ı Kerim'in muhtevası açısından değerlendirecek olursak bunda iddia ile beraber bir delilin de varolduğunu göreceğiz. Bu delil, kendilerine sunulduğu Mekke'lilerden saklı değildi. Mekke'liler, Hz. Muhammed (a.s.)'in peygamberlikten önceki ve sonraki hayatını açık bir kitap gibi bilirlerdi. Kur'an-ı Kerim'in dili ve üslûbu, Hz. Muhammed(a.s.)'in dili ve anlatım tarzından çok farklı ve değişikti. Onlar aynı kişinin aynı zamanda birbirinden son derece farklı dil ve davranışa sahip olamayacağını pekalâ biliyorlardı. Aynı zamanda bu kitapta bulunan eşsiz üslubun da farkındaydılar. Aynı dili konuştukları ve bildikleri halde bütün Arabistan'da hiçbir edip, yazar ve şairin Kur'ân-ı Kerim'inkine benzer kitap hazırlamak şöyle dursun, küçük bir bölümünü bile yazamayacaklarını çok iyi biliyorlardı. Bunun dışında Kur'ân'ın muhtevası da çok değişik ve etkileyiciydi.
Mekke'liler, bütün Arap şair, kâhin, keşiş ve hatiplerinin söz ve eserlerinde bahsedilen konuların değerinin, Kur'ân'ın yanında hiç olduğunu anlıyorlardı. Kur'ân-ı Kerim'deki mevzuların ehemmiyeti, temizliği ve yüceliğinin hiçbir eşi
yoklu. Bu kitabın metni de, yalan ve asılsız bir dava peşinde olanların boş iddiaları ve bencilliğinden uzaktı. Kâfir ve müşrikler, Kur'ân'ın metni veya Hz. Peygamber'in sözlerinden, peygamberlik mevkiine yükseltildiğini açıklamak suretiyle kendi kişiliği, ailesi, kabilesi ve milletinin maddi menfaati için çalıştığına dair herhangi bir örnek gösteremezlerdi. Son olarak, Hz. Muhammed (a.s.)'in daveti üzerine Allah'a sarılanların hayatında, düşünce ve fikirlerinde ne büyük
değişiklikler meydana geldiğini görüyorlardı. Bütün bu hususlar iddianın birer deliliydiler. Bu bakımdan, hem Kur'an-ı Kerim'in Alemlerin Rabbi tarafından dünyaya nazil olduğu, hem bu kitabın, Hz. Muhammed (a.s.)'in peygamberliğinin açık delili olduğu ortadadır.
yoklu. Bu kitabın metni de, yalan ve asılsız bir dava peşinde olanların boş iddiaları ve bencilliğinden uzaktı. Kâfir ve müşrikler, Kur'ân'ın metni veya Hz. Peygamber'in sözlerinden, peygamberlik mevkiine yükseltildiğini açıklamak suretiyle kendi kişiliği, ailesi, kabilesi ve milletinin maddi menfaati için çalıştığına dair herhangi bir örnek gösteremezlerdi. Son olarak, Hz. Muhammed (a.s.)'in daveti üzerine Allah'a sarılanların hayatında, düşünce ve fikirlerinde ne büyük
değişiklikler meydana geldiğini görüyorlardı. Bütün bu hususlar iddianın birer deliliydiler. Bu bakımdan, hem Kur'an-ı Kerim'in Alemlerin Rabbi tarafından dünyaya nazil olduğu, hem bu kitabın, Hz. Muhammed (a.s.)'in peygamberliğinin açık delili olduğu ortadadır.
Gelecek Konu : Hz Peygamberin Doğuşu ilgili Tevrat ve İncil'in Naklettiği Haberler.
1. Hz. Îsa'nın Meşhur Bir Sözü
1. Hz. Îsa'nın Meşhur Bir Sözü