Bu Blogda Ara

Namaz etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Namaz etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Ocak 2017 Cuma

İçinde Namaz Geçen Ayetler

Bakara (3) Onlar gaybe inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine rızık olarak verdiğimizden de Allah yolunda harcarlar.

Bakara (43) namazı kılın, zekatı verin. Rükû edenlerle birlikte siz de rükû edin.

Bakara (45) Sabrederek ve namaz kılarak (Allah'tan) yardım dileyin. Şüphesiz namaz, Allah'a derinden saygı duyanlardan başkasına ağır gelir.

Bakara (83) Hani, biz İsrailoğulları'ndan, "Allah'tan başkasına ibadet etmeyeceksiniz, anne babaya, yakınlara, yetimlere, yoksullara iyilik edeceksiniz, herkese güzel sözler söyleyeceksiniz, namazı kılacaksınız, zekatı vereceksiniz" diye söz almıştık. Sonra pek azınız hariç, yüz çevirerek sözünüzden döndünüz.

Bakara (110) namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin. Kendiniz için her ne iyilik işlemiş olursanız, Allah katında onu bulursunuz. Şüphesiz Allah bütün yaptıklarınızı görür.

Bakara (125) Hani, biz Kâbe'yi insanlara toplantı ve güven yeri kılmıştık. Siz de Makam-ı İbrahim'den kendinize bir namaz yeri edinin. İbrahim ve İsmail'e şöyle emretmiştik: "Tavaf edenler, kendini ibadete verenler, rukû ve secde edenler için evimi (Kâbe'yi) tertemiz tutun."

Bakara (153) Ey iman edenler! Sabrederek ve namaz kılarak Allah'tan yardım dileyin. Şüphe yok ki Allah sabredenlerle beraberdir.


Bakara (177) İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı taraflarına çevirmeniz(den ibaret) değildir. Asıl iyilik, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, kitap ve peygamberlere iman edenlerin; mala olan sevgilerine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, (ihtiyacından dolayı) isteyene ve (özgürlükleri için) kölelere verenlerin; namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren, antlaşma yaptıklarında sözlerini yerine getirenlerin ve zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda (direnip) sabredenlerin tutum ve davranışlarıdır. İşte bunlar, doğru olanlardır. İşte bunlar, Allah'a karşı gelmekten sakınanların ta kendileridir.

Bakara (238) namazlara ve orta namaza devam edin. Allah'a gönülden boyun eğerek namaza durun.

Bakara (239) Eğer (bir tehlikeden) korkarsanız, namazı yaya olarak veya binek üzerinde kılın. Güvenliğe kavuşunca da, Allah'ı, daha önce bilmediğiniz ve onun size öğrettiği şekilde anın (namazı normal vakitlerdeki gibi kılın).

Bakara (277) Şüphesiz iman edip salih ameller işleyen, namazı dosdoğru kılan ve zekatı verenlerin mükafatları Rableri katındadır. Onlara korku yoktur. Onlar mahzun da olmayacaklardır.

Al-i İmran (39) Zekeriya mabedde namaz kılarken melekler ona, "Allah sana, kendisinden gelen bir kelimeyi (İsa'yı) doğrulayıcı, efendi, nefsine hakim ve salihlerden bir peygamber olarak Yahya'yı müjdeler" diye seslendiler.

Nisa (43) Ey iman edenler! Sarhoş iken ne söylediğinizi bilinceye kadar, bir de -yolcu olmanız durumu müstesna- cünüp iken yıkanıncaya kadar namaza yaklaşmayın. Eğer hasta olur veya yolculukta bulunursanız, veyahut biriniz abdest bozmaktan gelince ya da eşlerinizle cinsel ilişkide bulunup, su da bulamazsanız o zaman temiz bir toprağa yönelip, (niyet ederek onunla) yüzlerinizi ve ellerinizi meshedin. Şüphesiz Allah çok affedicidir, çok bağışlayıcıdır.

Nisa (77) Daha önce kendilerine, "(savaşmaktan) ellerinizi çekin, namazı kılın, zekâtı verin" denilenleri görmedin mi? Üzerlerine savaş yazılınca hemen içlerinden bir kısmı; insanlardan, Allah'tan korkar gibi, hatta daha çok korkarlar ve "Rabbimiz! Niçin bize savaş yazdın? Bizi yakın bir zamana kadar erteleseydin ya!" derler. De ki: "Dünya geçimliği azdır. Ahiret, Allah'a karşı gelmekten sakınan kimse için daha hayırlıdır. Size kıl kadar haksızlık edilmez."

Nisa (101) Yeryüzünde sefere çıktığınız vakit kâfirlerin size saldırmasından korkarsanız, namazı kısaltmanızdan ötürü size bir günah yoktur. Şüphesiz kâfirler sizin apaçık düşmanınızdır.

Nisa (102) (Ey Muhammed!) Cephede sen de onların (mü'minlerin) arasında bulunup da onlara namaz kıldırdığın vakit, içlerinden bir kısmı seninle beraber namaza dursun. Silahlarını da yanlarına alsınlar. Bunlar secdeye vardıklarında (bir rekat kıldıklarında) arkanıza (düşman karşısına) geçsinler. Sonra o namaz kılmamış olan diğer kısım gelsin, seninle beraber kılsınlar ve ihtiyatlı bulunsunlar, silahlarını yanlarına alsınlar. İnkar edenler arzu ederler ki, silahlarınızdan ve eşyanızdan bir gafil olsanız da size ani bir baskın yapsalar. Yağmurdan zahmet çekerseniz, ya da hasta olursanız, silahlarınızı bırakmanızda size bir beis yoktur. Bununla birlikte ihtiyatlı olun (tedbirinizi alın). Şüphesiz Allah inkarcılara alçaltıcı bir azap hazırlamıştır.

Nisa (103) namazı kıldınız mı, gerek ayakta, gerek otururken ve gerek yan yatarak hep Allah'ı anın. Güvene kavuştunuz mu namazı tam olarak kılın. Çünkü namaz, mü'minlere belirli vakitlere bağlı olarak farz kılınmıştır.

Nisa (142) Münafıklar, Allah'ı aldatmaya çalışırlar. Allah da onların bu çabalarını başlarına geçirir. Onlar, namaza kalktıkları zaman tembel tembel kalkarlar, insanlara gösteriş yaparlar ve Allah'ı pek az anarlar.

Nisa (162) Fakat onlardan ilimde derinleşmiş olanlar ve mü'minler, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler. O namazı kılanlar, zekatı verenler, Allah'a ve ahiret gününe inananlar var ya, işte onlara büyük bir mükâfat vereceğiz.

Maide (6) Ey iman edenler! namaza kalkacağınız zaman yüzlerinizi, dirseklere kadar ellerinizi ve -başlarınıza mesh edip- her iki topuğa kadar da ayaklarınızı yıkayın. Eğer cünüp iseniz iyice yıkanarak temizlenin. Hasta olursanız veya seferde bulunursanız veya biriniz abdest bozmaktan (def-i hacetten) gelir veya kadınlara dokunur (cinsel ilişkide bulunur) da su bulamazsanız, o zaman temiz bir toprağa yönelin. Onunla yüzlerinizi ve ellerinizi meshedin (Teyemmüm edin). Allah size herhangi bir güçlük çıkarmak istemez. Fakat o sizi tertemiz yapmak ve üzerinizdeki nimetini tamamlamak ister ki şükredesiniz.

Maide (12) Andolsun, Allah İsrailoğullarından sağlam söz almıştı. Onlardan on iki temsilci -başkan- seçmiştik. Allah şöyle demişti: "Sizinle beraberim. Andolsun eğernamazı kılar, zekatı verir ve elçilerime inanır, onları desteklerseniz, (fakirlere gönülden yardımda bulunarak) Allah'a güzel bir borç verirseniz, elbette sizin kötülüklerinizi örterim ve andolsun sizi, içinden ırmaklar akan cennetlere koyarım. Ama bundan sonra sizden kim inkar ederse, mutlaka o, dümdüz yoldan sapmıştır."

Maide (55) Sizin dostunuz ancak Allah'tır, Resûlüdür ve Allah'ın emirlerine boyun eğerek namazı kılan, zekâtı veren mü'minlerdir.

Maide (58) Siz namaza çağırdığınız vakit onu alaya alıp eğlence yerine koyuyorlar. Bu şüphesiz onların akılları ermeyen bir toplum olmalarındandır.

Maide (91) Şeytan, içki ve kumarla, ancak aranıza düşmanlık ve kin sokmak; sizi Allah'ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık vazgeçiyor musunuz?

Maide (106) Ey iman edenler! Birinizin ölümü yaklaştığı zaman vasiyet sırasında aranızda şahitlik (edecek olanlar) sizden adaletli iki kişidir. Yahut; seferde olup da başınıza ölüm musibeti gelirse, sizin dışınızdan başka iki kişi şahitlik eder. Eğer şüphe ederseniz, onları namazdan sonra alıkorsunuz da Allah adına, "Akraba da olsa, şahitliğimizi hiçbir karşılığa değişmeyiz. Allah için yaptığımız şahitliği gizlemeyiz. Gizlediğimiz takdirde şüphesiz günahkârlardan oluruz" diye yemin ederler.

Enam (92) İşte bu (Kur'an) da, bereket kaynağı, kendinden öncekileri (ilahi kitapları) tasdik eden ve şehirler anasını (Mekke'yi) ve bütün çevresini (tüm insanlığı) uyarasın diye indirdiğimiz bir kitaptır.Ahirete iman edenler, ona da inanırlar.Onlar namazlarını vaktinde kılarlar.

Enam (162) Ey Muhammed! De ki: "Şüphesiz benim namazım da, diğer ibadetlerim de, yaşamam da, ölümüm de âlemlerin Rabbi Allah içindir."

Araf (170) Kitaba sımsıkı sarılanlara ve namazı dosdoğru kılanlara gelince, şüphesiz biz, iyiliğe çalışan (erdemli) kimselerin mükafatını zayi etmeyiz.

Enfal (3) Onlar namazı dosdoğru kılan, kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden Allah yolunda harcayan kimselerdir.

Tevbe (5) Haram aylar çıkınca bu Allah'a ortak koşanları artık bulduğunuz yerde öldürün, onları yakalayıp hapsedin ve her gözetleme yerine oturup onları gözetleyin. Eğer tövbe ederler, namazı kılıp zekâtı da verirlerse, kendilerini serbest bırakın. Şüphesiz Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.

Tevbe (11) Fakat tövbe edip, namazı kılar ve zekâtı verirlerse, artık onlar sizin din kardeşlerinizdir. Bilen bir kavme âyetleri işte böyle ayrı ayrı açıklarız.

Tevbe (18) Allah'ın mescitlerini, ancak Allah'a ve ahiret gününe inanan, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah'tan başkasından korkmayan kimseler imar eder. İşte onların doğru yolu bulanlardan olmaları umulur.

Tevbe (54) Harcamalarının kabul edilmesine, yalnızca, Allah'ı ve Rasûlünü inkar etmeleri, namaza ancak üşene üşene gelmeleri ve ancak gönülsüzce harcamaları engel olmuştur.

Tevbe (71) Mü'min erkekler ve mü'min kadınlar birbirlerinin dostlarıdır. İyiliği emreder, kötülükten alıkoyarlar. namazı dosdoğru kılar, zekâtı verirler. Allah'a ve Resûlüne itaat ederler. İşte bunlara Allah merhamet edecektir. Şüphesiz Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.

Tevbe (84) Onlardan ölen hiçbirine asla namaz kılma ve kabrinin başında durma. Çünkü onlar Allah'ı ve Resûlünü inkâr ettiler ve fasık olarak öldüler.

Tevbe (108) Onun içinde asla namaz kılma. İlk günden temeli takva (Allah'a karşı gelmekten sakınmak) üzerine kurulan mescit (Kuba mescidi), içinde namaz kılmana elbette daha layıktır. Orada temizlenmeyi seven adamlar vardır. Allah da tertemiz onları sever.

Yunus (87) Mûsâ'ya ve kardeşine, "Kavminiz için Mısır'da (sığınak olarak) evler hazırlayın ve evlerinizi namaz kılınacak yerler yapın. namazı dosdoğru kılın. Mü'minleri müjdele" diye vahyettik.

Hud (87) Dediler ki: "Ey Şu'ayb! Babalarımızın taptığını, yahut mallarımız hakkında dilediğimizi yapmayı terk etmemizi sana namazın mı emrediyor. Oysa sen gerçekten yumuşak huylu ve aklı başında bir adamsın."

Hud (114) (Ey Muhammed!) Gündüzün iki tarafında ve gecenin gündüze yakın vakitlerinde namaz kıl. Çünkü iyilikler kötülükleri giderir. Bu, öğüt alanlar için bir öğüttür.9

Rad (22) Onlar, Rablerinin rızasına ermek için sabreden, namazı dosdoğru kılan, kendilerine verdiğimiz rızıklardan gizli olarak ve açıktan Allah için harcayan ve kötülüğü iyilikle ortadan kaldıranlardır. İşte bunlar için dünya yurdunun iyi sonucu vardır.

İbrahim (31) İnanan kullarıma söyle, namazı dosdoğru kılsınlar, hiçbir alışveriş ve dostluğun bulunmadığı bir gün gelmeden önce kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden Allah yolunda gizlice ve açıktan harcasınlar.

İbrahim (37) "Rabbimiz! Ben çocuklarımdan bazısını, senin kutsal evinin (Kâbe'nin) yanında ekin bitmez bir vadiye yerleştirdim. Rabbimiz! namazı dosdoğru kılmaları için (böyle yaptım). Sen de insanlardan bir kısmının gönüllerini onlara meylettir, onları ürünlerden rızıklandır, umulur ki şükrederler."

İbrahim (40) "Rabbim! Beni namaza devam eden bir kimse eyle. Soyumdan da böyle kimseler yarat. Rabbimiz! Duamı kabul eyle."

İsra (78) Güneşin zevalinden (öğle vaktinde Batı'ya kaymasından) gecenin karanlığına kadar (belli vakitlerde) namazı kıl. Bir de sabah namazını kıl. Çünkü sabah namazı şahitlidir.

İsra (79) Gecenin bir kısmında da uyanarak sana mahsus fazla bir ibadet olmak üzere teheccüd namazı kıl ki, Rabbin seni Makam-ı Mahmud'a ulaştırsın.

İsra (110) De ki: "(Rabbinizi) ister Allah diye çağırın, ister Rahman diye çağırın. Hangisiyle çağırırsanız çağırın, nihayet en güzel isimler O'nundur." namazında sesini pek yükseltme, çok da kısma. İkisi ortası bir yol tut.

Meryem (31) "Nerede olursam olayım beni kutlu ve erdemli kıldı ve bana yaşadığım sürece namazı ve zekatı emretti."

Meryem (55) Ailesine namaz ve zekatı emrederdi. Rabb'inin katında da hoşnutluğa ulaşmıştı.

Meryem (59) Onlardan sonra, namazı zayi eden, şehvet ve dünyevi tutkularının peşine düşen bir nesil geldi. Onlar bu tutumlarından ötürü büyük bir azaba çarptırılacaklardır.

Ta Ha (14) "Şüphe yok ki ben Allah'ım. Benden başka hiçbir ilah yoktur. O halde bana ibadet et ve beni anmak için namaz kıl."

Ta Ha (132) Ailene namazı emret ve kendin de ona devam et. Senden rızık istemiyoruz. Sana da biz rızık veriyoruz. Güzel sonuç Allah'a karşı gelmekten sakınanlarındır.

Enbiya (73) Onları bizim emrimizle doğru yolu gösteren önderler yaptık ve kendilerine hayırlar işlemeyi, namazı dosdoğru kılmayı, zekatı vermeyi vahyettik. Onlar sadece bize ibadet eden kimselerdi.

Hac (26) Hani biz İbrahim'e, Kâbe'nin yerini, "Bana hiçbir şeyi ortak koşma; evimi, tavaf edenler, namaz kılanlar, rükû ve secde edenler için temizle" diye belirlemiştik.

Hac (35) Onlar, Allah anıldığı zaman kalpleri ürperen, başlarına gelen musibetlere sabreden, namazı dosdoğru kılan ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden Allah yolunda harcayan kimselerdir.

Hac (41) Onlar öyle kimselerdir ki, şâyet kendilerine yeryüzünde imkan ve iktidar versek, namazı dosdoğru kılar, zekatı verir, iyiliği emreder ve kötülüğü yasaklarlar. Bütün işlerin âkıbeti Allah'a aittir.

Hac (78) Allah uğrunda hakkıyla cihad edin. O sizi seçti ve dinde üzerinize hiçbir güçlük yüklemedi. Babanız İbrahim'in dinine uyun. Allah sizi hem daha önce hem de bu Kur'an'da müslüman diye isimlendirdi ki, Peygamber size şahit (ve örnek) olsun, siz de insanlara şahitt (ve örnek) olasınız. Artık namazı dosdoğru kılın, zekatı verin ve Allah'a sarılın. O sizin sahibinizdir. O ne güzel sahip, ne güzel yardımcıdır!

Müminun (2) Onlar ki, namazlarında derin saygı içindedirler.

Müminun (9) Onlar ki, namazlarını kılmağa devam ederler.

Nur (37) Allah'ın, yüceltilmesine ve içlerinde adının anılmasına izin verdiği evlerde hiçbir ticaretin ve hiçbir alış verişin kendilerini, Allah'ı anmaktan, namazı kılmaktan, zekatı vermekten alıkoymadığı birtakım adamlar buralarda sabah akşam O'nu tesbih ederler. Onlar, kalplerin ve gözlerin dikilip kalacağı bir günden korkarlar.

Nur (56) namazı dosdoğru kılın, zekatı verin, Resüle itaat edin ki size merhamet edilsin.

Nur (58) Ey iman edenler! Ellerinizin altında bulunanlar (köleleriniz) ve sizden henüz büluğ çağına ermemiş olanlar, günde üç defa; sabah namazından önce, öğleyin elbiselerinizi çıkardığınız vakit ve yatsı namazından sonra (yanınıza girecekleri zaman) sizden izin istesinler. Bu üç vakit sizin soyunup dökündüğünüz vakitlerdir. Bu vakitlerin dışında (izinsiz girme konusunda) ne size, ne onlara bir günah vardır. Birbirinizin yanına girip çıkabilirsiniz. Allah, âyetlerini size işte böylece açıklar. Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

Neml (3) Kur’an, namazı dosdoğru kılan, zekatı veren ve ahirete de kesin olarak inanan mü’minler için bir hidayet rehberi ve bir müjdedir.

Şuara (219) namaza kalktığında seni ve secde edenler arasında dolaşmanı gören; mutlak güç sahibi, çok merhametli olan Allah'a tevekkül et.

Ankebut (45) (Ey Muhammed!) Kitaptan sana vahyolunanı oku, namazı da dosdoğru kıl. Çünkü namaz, insanı hayasızlıktan ve kötülükten alıkor. Allah'ı anmak (olannamaz) elbette en büyük ibadettir. Allah yaptıklarınızı biliyor.

Rum (32) Allah'a yönelmiş kimseler olarak yüzünüzü hak dine çevirin, O'na karşı gelmekten sakının, namazı dosdoğru kılın ve müşriklerden; dinlerini darmadağınık edip grup grup olan kimselerden olmayın. (Ki onlardan) her bir grup kendi katındaki (dinî anlayış) ile sevinip böbürlenmektedir.

Lokman (17) "Yavrum! namazı dosdoğru kıl. İyiliği emret. Kötülükten alıkoy. Başına gelen musibetlere karşı sabırlı ol. Çünkü bunlar kesin olarak emredilmiş işlerdendir."

Lokman (4) Onlar; namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren kimselerdir. Onlar ahirete de kesin olarak inanırlar.

Ahzab (33) Evlerinizde oturun. Önceki cahiliye dönemi kadınlarının açılıp saçıldığı gibi siz de açılıp saçılmayın. namazı kılın, zekatı verin. Allah'a ve Resülüne itaat edin. Ey Peygamberin ev halkı! Allah sizden ancak günah kirini gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor.

Fatır (29) Şüphesiz, Allah'ın kitabını okuyanlar, namazı kılanlar ve kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden, gizlice ve açıktan Allah yolunda harcayanlar, asla zarar etmeyecek bir ticaret umabilirler.

Fatır (18) Hiçbir günahkâr başka bir günahkârın yükünü yüklenmez. Günah yükü ağır olan kimse, (bir başkasını), günahını yüklenmeye çağırırsa, ondan hiçbir şey yüklenilmez, çağırdığı kimse yakını da olsa. Sen ancak, görmedikleri halde Rablerinden için için korkanları ve namaz kılanları uyarırsın. Kim arınırsa ancak kendisi için arınmış olur. Dönüş ancak Allah'adır.

Şura (39) (Dünyalık olarak) size her ne verilmişse, bu dünya hayatının geçimliğidir. Allah'ın yanında bulunanlar ise daha hayırlı ve kalıcıdır. Bu mükafat, inananlar ve Rablerine tevekkül edenler, büyük günahlardan ve çirkin işlerden kaçınanlar, öfkelendikleri zaman bağışlayanlar, Rablerinin çağrısına cevap verenler ve namazı dosdoğru kılanlar; işleri, aralarında şûrâ (danışma) ile olanlar, kendilerine verdiğimiz rızıktan Allah yolunda harcayanlar, bir saldırıya uğradıkları zaman, aralarında yardımlaşanlar içindir.

Mücadele (13) Başbaşa konuşmanızdan önce sadakalar vermekten çekindiniz mi? Bunu yapmadığınıza ve Allah da, sizi affettiğine göre artık namazı kılın, zekatı verin, Allah'a ve Resülüne itaat edin. Allah bütün yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.

Cuma (9) Ey iman edenler! Cuma günü namaz için çağrı yapıldığı zaman, hemen Allah'ın zikrine koşun ve alışverişi bırakın. Eğer bilirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır.

Cuma (10) namaz kılınınca artık yeryüzüne dağılın ve Allah'ın lütfundan nasibinizi arayın. Allah'ı çok zikredin ki kurtuluşa eresiniz.

Mearic (22) Ancak, namaz kılanlar başka.

Mearic (23) Onlar, namazlarına devam eden kimselerdir.

Mearic (34) Onlar namazlarını titizlikle koruyan kimselerdir.

Müzzemmil (20) (Ey Muhammed!) Şüphesiz Rabbin, senin, gecenin üçte ikisine yakın kısmını, yarısını ve üçte birini ibadetle geçirdiğini biliyor. Beraberinde bulunanlardan bir topluluk da böyle yapıyor. Allah gece ve gündüzü düzenleyip takdir eder. Sizin buna (gecenin tümünde yahut çoğunda ibadete) gücünüzün yetmeyeceğini bildi de sizi bağışladı (yükünüzü hafifletti.) Artık Kur'an'dan kolayınıza geleni okuyun. Allah, içinizde hastaların bulunacağını, bir kısmınızın Allah'ın lütfundan rızık aramak üzere yeryüzünde dolaşacağını, diğer bir kısmınızın ise Allah yolunda çarpışacağını bilmektedir. O halde, Kur'an'dan kolayınıza geleni okuyun. namazı dosdoğru kılın, zekatı verin, Allah'a güzel bir borç verin. Kendiniz için önceden ne iyilik gönderirseniz onu Allah katında daha üstün bir iyilik ve daha büyük mükafat olarak bulursunuz. Allah'tan bağışlama dileyin. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.

Müddessir (43) Onlar şöyle derler: "Biz namaz kılanlardan değildik."

Kıyame (31) O, (Peygamberi) doğrulamamış, namaz da kılmamıştı.

Ala (15) Arınan ve Rabbinin adını anıp, namaz kılan kimse mutlaka kurtuluşa erer.

Alak (10) Sen, namaz kıldığında kulu (bundan) engelleyeni gördün mü?

Beyyine (5) Halbuki onlara, ancak dini Allah'a has kılarak, hakka yönelen kimseler olarak O'na kulluk etmeleri, namazı kılmaları ve zekâtı vermeleri emredilmişti. İşte bu dosdoğru dindir.

Maun (4) Yazıklar olsun o namaz kılanlara ki,

Maun (5) Onlar namazlarını ciddiye almazlar.

Kevser (2) O Halde, Rabbin için namaz kıl, kurban kes.

15 Şubat 2016 Pazartesi

Namaz

Namazın Hükmü: Namaz; akıl baliğ olan erkek ve kadın her mümine farzdır.
Allah Teâlâ şöyle buyurdu:

"Namazı gereği gibi kılın. Muhakkak namaz, mü minlere belirli zamanlarda yapılması gereken bir farzdır."
(Nisa: 103)

"Namazı kıl! Zira namaz, hertürlü hayasızlıktan, fenalıktan korur."
(Ankebut: 45)

Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:
"İslâm beş temel üzenine kuruldu. Kelime-i şehadet getirmek, namaz kılmak, zekât vermek, hacca gitmek, ramazan orucunu tutmak."
(Buhari)

NAMAZIN FAZİLETİ
Namazın faziletini anlamak için aşağıdaki hadis-i Şerifleri okumak yeterlidir.
Câbir (r.a)’den Rasulullah (s.a.s)in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Muhakkak namazın terki, insan için küfürve şirk arasında bir durumdur."
(Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, Nesei)

Büreyde (r.a)den Rasulullah (s.a.s)in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
"Münafıklarla bizim aramızdaki ahit namazdır. Bunun için kim namazı terkederse muhakkak kâfir olmuştur.
(Tirmizi, İbni Mace, Nesei, Hakim, Ahmed)
Tirmizi ve Hakim bu hadis için sahih dediler.

 İbni Mesud (r.a) şöyle dedi:
Rasulullah (s.a.s)e: "Allahın en çok sevdiği amel hangisidir?" diye sordum.
"Vaktinde kılınan namaz"karşılığında bulundu.
(Buhari, Müslim, Ebu Davut, Tirmizi)

Amr İbni Said (r.a) şöyle demiştir:
"Hiç bir müslüman yokturki, namaz vakti gelince abdestini güzelce alıp, rüku ve huşuunu tam manasıyla yerine getirerek namazını kılsın da bu namaz kebairden olmayan geçmiş günahlarına keffaret olmasın. Ve bu keffaret hadisesi ömrü boyunca devam edip gider."
(Müslim)


 FARZ OLAN NAMAZLAR
Farz olan namazlar beş vakittir. Bunlar sırasıyla şöyledir:
1) Sabah Namazı,
2) Öğle Namazı,
3) İkindi Namazı,
4) Akşam Namazı,
5) Yatsı Namazı.
Enes (r.a) demiştir ki:
"Rasulullah (s.a.s)e Miraç gecesinde elli vakit namaz farz kılındı. Sonra, azaltılarak beşe indirildi.
Bundan sonra da Allah tarafından şöyle bir ses geldi:"
"Ey Muhammed! Bende söz ve hüküm asla değiştirilmez (size farz olan namaz beş vakittir.) Ve bu beş vakit namaz karşılığında sana elli vakit namaz sevabı vardır."
(Buhari, Müslim, Tirmizi, Nesei)

 FARZ OLAN NAMAZLARIN VAKTİ

1 - Sabah namazının vakti; tan yerinin ağarması demek olan ikinci fecrin doğmasından başlayarak güneşin doğmasına kadar devam eder.
Cibril (a.s)ın Rasulullah (s.a.s)e imamlık ettiğine ilişkin, hadise göre Cibril (a.s) sabah namazını birinci günde tan yerinin ağarmasıyla, ikinci günde de ortalık tamamen ağarıp güneş doğmak  üzereyken kıldırmış ve sonra:
"Bu iki vakitin arası, şenin ve senin ümmetin için sabah namazının vaktidir" demiştir.
(Ebu Davud, Tirmizi, Malik, Nesei, Ahmed)
Tirmizi, İbni Hibban ve Hakim bu hadis için sahih dediler.

Yalancı fecir denilen ve dikine yükseldikten sonra tekrar kaybolup yerine zifiri bir karanlık basan beyazlığa itibar olunmaz.
Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:
"Ne Bilâl’in ezanı ve ne de dikine yükselen beyazlık sizi aldatmasın. Fecir; ancak, ufuk üzerinde genişleyen beyazlıktır."
(Müslim, Nesei, Ahmed)

2- Öğle namazının vakti; güneşin tepeden sağa doğru kaymasıyla başlar. Herşeyin gölgesi bir katı kadar olunca öğle namazının vakti bitmiş olur.
Cibril (a.s) öğle namazını birinci günde güneşin sağa doğru kaymasıyla birlikte kıldırmıştır.
(Nesei, Malik, Ahmed)’Sahih senedle.
Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:
"Öğle namazını havanın serinleştiği vakte bırakın. Zira, sıcağın şiddeti cehennemin savurduğu yakıcı nef esindendir."
(Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, İbni Mace)
Arabistanda sıcağın şiddeti, herşeyin gölgesi bir katı oluncaya dek sürer.

3- İkindi namazının vakti de; öğle namazı vaktinin bitmesiyle başlar ve güneş batıncaya dek devameder.
Rasulullah (s.a.s):"Kim ki ikindi namazından bir rekâta güneş batmadan yetişirse ikindi namazına yetişmiş olur" buyurmuştur.
(Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, Nesei, İbni Mace)

4- Akşam namazının vakti de güneş batınca başlayıp şafak kayboluncaya kadar sürer.
Rasulullah (s.a.s) şöyle, buyurdu:
"Akşamın vakti; güneşin kaybolup şafağın yok olduğu zamana kadardır."
(Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, Nesei)
Şafak ise kırmızılıktır.
Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:
"Şafak kırmızılıktır. O kaybolunca namaz vacip olur."
(Dare Kutni, Malik)
Beyhaki bu hadis için mevkuf dedi.

5 - Yatsı namazı ise akşam namazı vaktinin bitmesi ile başlar, ikinci fecrin doğumuna kadar devam eder. Aişe (r.a)’dan; Rasulullah (s.a.s)in gecenin çoğu gittiği zaman yatsı namazı kıldığı rivayet edildi.
Ebu Hureyre (r.a) ise; Rasulullah (s.a.s)in yatsı namazını gecenin yarısına kadar geciktirdiğini rivayet etti.
İbni Ömer (r.a)da; Rasulullah (s.a.s)in yatsı nama zını gecenin üçte biri geçmeden önce kıldığını rivayet etti.
(Bu rivayetler Sahih-i Müslimde geçmektedir.)

Bütün bu rivayetlerden anlaşılıyor ki; yatsı namazını kılmak için en güzel vakit gecenin üçte biri geçmeden öncedir. Yatsı namazının kılınması en fazla bu vakitte sevaptır. Gece yarısı kılınan yatsı namazı bundan daha az sevaptır. Sevap bakımından en az olan yatsı namazı ise gecenin çoğu geçtikten sonra kılınan dır.

 NAMAZ KILMAK MÜSTEHAP (DAHA SEVAP) OLAN VAKİTLER

1- Sabah namazını güneş doğmadan önce ortalığın iyice aydınlandığı zamanda kılınma sı müstehaptır.
Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:
"Sabah namazını güneşin ışığı yayılmaya başladığı zaman kılınız. Çünkü bu vakitte kılmakta daha çok sevap vardır."
(Ebu Davud, Tirmizi, Nesei, Ahmed)
Tirmizi ve İbni Hibban bu hadis için sahih dediler.

2- Öğle namazını, yazın havanın biraz serinlemesi ne kadar tehir etmek, kışın da ilk vakitlerde kılmak müstehaptır.
Ebu Hureyre (r.a)den Rasulullah (s.a.s)in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
"Sıcaklık fazlalaştığı zaman öğle namazını serinletiniz. (Daha serin zamana erteleyiniz )., Çünkü, hararetin şiddeti, cehennem sıcağının yayılmasından ileri gelir."
(Buhari, Müslim)
Rasulullah (s.a.s) öğle namazını kış aylarında erken kılar, yaz aylarında ise serinliğe bırakırdı.
(Buhari)

3 -  İkindi namazında da bekleyip güneşin rengi sararmak üzere iken kılmak müstehaptır.
‘Güneşin sararması, ona bakan kimsenin gözlerinin kamaşmayacağı bir duruma gelmesi demektir ki, ikindi namazını bu vakitten sonraya bırakmak mekruhtur.
Ziyad b. Abdullah (r.a) şöyle rivayet etti:
 "Büyük mescidde Ali (r.a)nün yanında oturuyorduk. Müezzin gelip dedi ki: "Ey müminlerin emiri! Namaz vakti geldi. Ali (r.a): "Otur" dedi. Bir müddet sonra bu müezzin tekrar gelerek Ali (r.a)ye: "Namaz vakti geldi" dedi. Ali (r.a) bunu duyunca: "Bu bize sünneti öğretiyor" dedi. Sonra kalktı, ve bize ikindi namazını kıldırdı. Sonra daha önce oturduğumuz yere döndük. Güneşin batışını bekledik. O zaman güneşe rahatlıkla bakabiliyorduk."
(Hakim "Müstedrek inde ve Dare Kutnide) Hakim bu hadis için sahih dedi.

4 - Akşam namazını erken kılmak müstehaptır.
Enes b. Malik (r.a)nün şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Rasulullah (s.a.s) ile akşam namazını kılar, sonra ok atardık, okun düştüğü yeri görürdük."
(Buhari, Müslim, Ebu Davud, İbni Mace)
Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurmuştur: "Ümmetim akşam namazını yıldızların doğup birbirine karışmasına bırakmadıkça iyilik içindedirler."
(Ebu Davud, Hakim, İbni Mace) Hakim bu hadis için sahih dedi.

5- Yatsı namazını gecenin üçte birine kadar geciktirmek müstehaptır.
Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu: "Ümmetime meşakkat vermekten korkmasaydım yatsı namazını gecenin üçte birine kadar geciktirmelerini emrederdim."
(Tirmizi, İbni Mace) Tirmizi bu hadis için Hasen, Sahih dedi.

6- Kapalı hayalarda bütün namazlar ihtiyaten geç kılınmalıdır. Çünkü vakit çıktıktan sonra kılınan namaz her ne kadar kaza ise de sahihtir. Fakat vakit girmeden kılınan namaz fasittir.

 NAMAZ KILMANIN CAİZ OLMADIĞI ZAMANLAR

1 - Güneşin doğuş ve batışı esnasında ve de zeval vaktinde (yâni; güneşin en tepede olduğu zaman) namaz kılmak, tilavet secdesi yapmak, cenaze namazı kılmak caiz olmaz.
Rasulullah (s.a.s); güneş doğarken yükselinceye kadar, tepede iken sağa doğru kayıncaya kadar ve batarken de tam batıncaya kadar olmak üzere üç vakitte bizi namaz kılmaktan ve ölülerimizi kaldırmaktan nehyederdi.
(Müslim, Nesei, Ebu Davud, Tirmizi, İbni Mace)

2 - Sabah namazından sonra güneş doğuncaya kadar ve ikindi namazından sonra da güneş batıncaya kadar nafile namaz kılmak mekruhtur. Bu iki Vakitte kaza veya cenaze namazını kılmada ve tilavet secdesini yapmada herhangi bir sakınca yoktur.
Amr b.. Abese (r.a) şöyle demiştir:
Rasulullah (s.a.s)e: "Ey Allahın Rasulü! Gecenin hangi vakti duanın kabulüne en uygundur?" diye sordum. Rasulullah (s.a.s): "Gecenin son boşluğudur. Bunun için dilediğin namazı kıl. Çünkü bu zamanda namaz melekler tarafından görülür ve büyük sevab yazılır. Bundan sonra sabah namazını kılarsın. Sonra güneş doğup bir veya iki mızrak miktarı yükselinceye kadar nafile namaz kılma. Çünkü güneş, şeytanın boynuzları arasında doğar ve kâfirler bu zamanda güneşe taparlar. Bundan sonra yine mızrağın gölgesi kendisine eşit oluncaya kadar kıl. Çünkü bu zaman da melekler tarafından görülür ve büyük sevab yazılır. Bundan sonra yine kılma. Çünkü bu zamanda cehennem pek şiddetli yakılır ve kapıları açılır. Güneş zevalden kaydığı zaman da ikindiye kadar dilediğin namazı kıl. Çünkü namaz bu zaman da melekler tarafından görülür. Sonra yine güneş batıncaya kadar kılma. Çünkü güneş şeytanın boynuzları arasında batar. Kâfirler de bu zamanda güneşe taparlar."
(Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, Nesei)

3 - Tan yeri ağardıktan sonra iki rekattan fazla sünnet kılmak mekruhtur.
Rasulullah (s.a.s); tan yeri ağardıktan sonra sabah namazlığın iki sünnetinden fazla nafile kılmamıştır.
(Buhari, Müslim)

- İki namaz, ne yolculukta ne de ikâmette tek bir vakit içinde birleştirilemez. Arafatta; öğle ile ikindinin, Müzdelife de; akşam ile yatsının beraber kılınması bu hüküm dışındadır.
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
 "Şüphesiz ki namaz müminler üzerine belli vakitlerde farz kılınmıştır."

 (Nisa: 103)