Din “karşılık” demektir. Bilhassa Mâliki yevmi’d-dîn âyet-i kerîmesinde “İnsanların yaptıkları işlerin iyi veya kötü karşılığı neyse onun verileceği gün.” anlamına gelir.
Arapça’da bir söz vardır: Kemâ tedînü tüdân. “Sen nasıl bir işlem yaparsan, sana öyle karşılık olarak muamele yapılır.” deniliyor.
Mâliki yevmi’d-dîn demek, -“Din gününün sahibi.” diye tercemesi doğru değil- “İnsanların yaptıkları a’mâlin, ef’âlin, yaşam tarzlarının ve işlerinin ceza veya mükâfat olarak karşılığının verileceği güne mâlik olan.” demektir. Yani, “Kişinin ettiğini bulma günü.” demektir.
Sonra;
فَمَا يُكَذِّبُكَ بَعْدُ بِالدّ۪ينِۜ اَلَيْسَ اللّٰهُ بِاَحْكَمِ الْحَاكِم۪ينَ
Fe-mâ yükezzibüke ba’du bi’d-dîn. Eleysallâhu bi-ahkemi’l-hâkimîn. “Bu kadar gerçeklerden sonra hangi husus sana dini kabul etmemeyi, tekzip etmeyi, yalanlamayı telkin edebilir, işaret edebilir?”
Buradaki din de; yine “karşılık” demek. Yani;
“Hakk’ın yerini bulmasını inkâr etmeye seni ne götürebilir, hangi sebep seni o tarafa itebilir?”
Böyle bir şey mümkün değil!
اَلَيْسَ اللّٰهُ بِاَحْكَمِ الْحَاكِم۪ينَ
E leysa’llâhu bi-ahkemi’l-hâkimîne. “Allah hakimler hakimi, adaletliler adaletlisi, en adaletli, hükmü en isabetli olan değil mi?”
Ahkemü’l-hâkimîn, “hükmü en isabetli” diye terceme edilmeli.
“Dini kim inkâr edebilir?” sözü de, “Ettiklerini bulmanın olacağını kim inkâr edebilir?” demek.
فَمَنْ يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ خَيْرًا يَرَهُۜ . وَمَنْ يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ شَرًّا يَرَهُ
Fe-men ya’me’l-miskâle zerretin hayran yerahû. Ve men ya’me’l-miskâle zerretin şerran yerahû. “Zerre kadar hayır işleyen karşılığını mükâfat olarak görecek, zerre kadar şer işleyen cezasını ikab olarak, azab olarak çekecek.” diye bildiriliyor.
Sonra;
اَرَاَيْتَ الَّذ۪ي يُكَذِّبُ بِالدّ۪ينِۜ
E raeyte’llezî yükezzibü bi’d-dîn.
Burada da yine din “karşılık” mânasında.
Demek ki bizim dinimizde çok net olarak görüldüğü üzere “toplum hayatının temeli adalet” diye bildiriliyor ve Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz’in hayatından başlayarak, haklı düşman bile olsa, hakkı teslim edilmesi ve hukuka riayet edilmesinin şahaser örnekleri veriliyor.