Bu Blogda Ara

Yunus Emre etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Yunus Emre etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

4 Haziran 2015 Perşembe

Yaratılanı Severim Yaratandan Ötürü

Haktan gelen şerbeti içtik elhamdülillah
Şol kudret denizini geçtik elhamdülillah
Şol karşıki dağları meşeleri bağları
Sağlık sefalık ile geçtik elhamdülillah
Kuruyuduk yaş olduk ayak olduk baş olduk
Kanatlandık kuş olduk uçtuk elhamdülillah


Vardığımız illere şol sefa gönüllere
Baba Tapduk ma’nisin saçtık elhamdülillah
Beri gel barışalım yâd isen bilişelim
Atımız eğerlendi eştik elhamdülillah

İndik Rum’u kışladık çok hayr ü şer işledik
Uç bahar geldi geri göçtük elhamdülillah
Dirildik pınar olduk ırıldık ırmak olduk
Aktık denize daldık taştık elhamdülillah

Taptuğun tapusunda kul olduk kapusunda
Yunus miskin çiğ idik piştik elhamdülillah
Yaratılanı severim yaratandan ötürü
Bir kez gönül yıktın ise
Bu kıldığın namaz değil
Yetmiş iki millet dahi
Elin yüzün yumaz değil

Bir gönülü yaptın ise
Er eteğin tuttun ise
Bir kez hayır ettin ise
Binde bir ise az değil

Yol odur ki doğru vara
Göz odur ki Hak´kı göre
Er odur alçakta dura
Yüceden bakan göz değil

Erden sana nazar ola
İçin dışın pür nur ola
Beli kurtulmuştan ola
Şol kişi kim gammaz değil

Yunus bu sözleri çatar
Sanki balı yağa katar
Halka matahların satar
Yükü gevherdir tuz değil



Yunus Emre´nin Bu Şiirnde yirmibirinci asra mesajı; sevgi, hoşgörü ve barıştır.
Yunus Emre, kuşkusuz Türk Dünyası Edebiyatları’nın en büyük söz ustalarından biridir. Yunus’un şiirindeki mesajlar, evrensel olup bütün insanlığı kucaklayan sevgi, hoşgörü ve barış dolu sımsıcak, samimi ifadelerdir. Biz bu çalışmamızda, Yunus’un bütün şiirlerini yeniden gözden geçirerek, onun insanlığa yedi asır evvel sunduğu ve yaşadığımız şu günlerde bütün dünyanın şiddetle bu fikir ve düşüncelere ihtiyacı bulunduğunu hissederek, bu yazımızda Türk insanının, Yunus’un şiirinde adeta abideleşmiş kadim hususiyetleri olan sevgi, hoşgörü ve barış hakkındaki hissiyatını gözler önüne sermeye çalıştık. Yunus’un bu düşüncelerine geçmeden önce bu güzide şahsiyetin hayatı, sanatı ve Türk Edebiyatı’ndaki yeri hakkında bir takım malumatın verilmesi zaruridir.

Yunus Emre, Türk dili ile eserler veren tasavvuf edebiyatının ilk büyük şairidir. Şiirleri sehl-i mümteni dediğimiz, her dilin söyleyemeyeceği bir açıklık ve kolaylıkla terennüm edilmiştir. Yunus’un bütün şiirlerini kapsayan düşünce, tasavvuf düşüncesi ve yaşama biçimidir. Yunus’un eserlerinden, onun ümmi olmadığını aksine edebi bilgilere, Hint-İran-Yunan mitolojilerine, Kuran-ı Kerim, hadis ve diğer islami ilimlere vakıf olduğunu, tasavvufun en ince meselelerine aşina bulunduğunu anlıyoruz. Zamanında Anadolu’da hâkim olan tasavvuf felsefesini, Celaledddin-i Rumi’den hiç bir surette aşağı sayılamayacak bir manevi kabiliyet ile kavrayan ve onu emsalsiz bir kudrette en basit şekiller altında ifadeye muvaffak olan bu insan, harfleri heceleyemeyecek kadar ümmi olamazdı.

Dini-tasavvufi edebiyatımızın, en önemli özelliği, islam esaslarını halkın anlayabileceği sadelik içinde anlatarak yaygınlık kazanmasını sağlamaktır. Yunus, hiçbir şöhret ve çıkar fikri ve çıkar endişesi gözetmeden söylediği bu şiirleri ile islam esaslarını eşsiz bir şekilde ifade etmeyi başarmıştır. Tasavvufi Halk (Tekke) şiirini başlatan Yunus, zamanında bir dereceye kadar Türk şiirindeki üç akımı (Divan, Halk, Tekke)’da temsil etmişti. Yunus Emre Türkçe divan sahibi ilk şairdir.