
Belli ki bunun cevabı hayır olacaktır. Neden?
Çünkü, sonucun sebebi saklı olduğu belirtilen kaynak bilinmediği zaman insanın içine tereddüt, hayret, tedirginlik ve endişenin düşmesi, aklın bu sırrı araştırmaya kalkışması ve esrar perdesi içinde olanlarla ilgili kıyas ve spekülasyonların yapılması gayet tabiidir. Şimdi bu faraziye üzerinde biraz daha etraflıca düşünelim. Diyelim ki, farz ettiğimiz olay hakikaten dünyada vardır.
Yüz binlerce, milyonlarca lambalar yanıyor, milyonlarca vantilatör çalışıyor, fabrikalar mal üretiyor, ama bütün bunları çalıştıran gücün ne olduğunu, nereden geldiğini bilmiyoruz. Bu durumda bütün İnsanlar şaşkınlık içindedir. Herkes ortadaki bu gerçekler konusunda aklına gelenleri söylüyor. Biri diyor ki, bütün bunlar kendiliğinden yanıyor, hareket ediyor, çalışıyor, bunları çalıştıran ayrı ve üstün bir güç yoktur. Başka birisi diyor ki, söz konusu aletler hangi maddelerden olmuşsa o maddelerin terkibiyle onlar yanıyor veya çalışıyor. Bir başkası da diyor ki, bu maddeler dünyasının ötesinde bazı ilâhlar var. İşte bu ilâhlardan bazısı lambaları yakıyor, bazısı trenleri çalıştırıyor ve gene bazısı fabrikaları çalıştırıyor. Bazı kimseler ise düşünmüş, taşınmışama bir sonuca varamamış şaşkın bir haldedirler. Bıkmış, usanmış ve demişlerdir ki aklımız bu tılsım ve sırrın köküne inememiştir, biz sadece görüp, hissettiklerimizi biliriz, gerisini anlayamayız ve anlayamadığımız şeyleri ise ne doğrulayabilir ne de reddedebiliriz. Bütün bu gruplar birbiriyle çekişiyor ve kavga ediyor, ama kendi görüşlerini savunmaları ve başkalarının görüşlerini reddetmeleri için kimsede kıyas, zan ve tahminden başka bir şey yoktur.