Allahu Azimüşşân'ın her hüner, her fen ve her bilim dalı için yarattığı üstün kabiliyetli İnsanlar gibi, bizzat Allah'ı bilen ve O'na yakın olabilecek İnsanlar da dünyaya gelmişlerdir.
Allah bu insanlara din, ahlâk ve şeriat ilminin en âlâsını vermiş ve daha sonra aynı bilgileri başkalarına aktarabilmeleri için kendilerini peygamberlik makamına getirmiştir. İşte bu insanlara biz Rasûl veya Nebi deriz.
Bilim ve tekniğin çeşitli dallarında üstün zekâlı ve üstün yetenekli kişilerin yetişmesi gibi, din ve hidayet alanında da üstün yetenekli kişiler doğar. Ayrıca nasıl ki bilim ve teknikte şan ve şöhret sahibi olmak için belli bir kafa yapısı ve
karaktere ihtiyaç varsa, peygamberler de muayyen bir tabiat, huy ve şahsiyete sahip olurlar. Doğuştan şair olan bir kişinin şiirlerini dinler dinlemez
üstün bir şairlik yeteneğine sahip olduğuna kanaat getiririz. Çünkü başkaları ne kadar çaba gösterse de onun kadar güzel şiir söyleyemezler. Aynı şekilde doğuştan hatip, yazar, edip, sanatçı, mucit ve lider olanlar da kendi eser ve çalışmalarından derhal tanınırlar. Aynı şey peygamberler için de geçerlidir. O'nun düşünebildiği ve sezebildiği şeyleri alelâde kişiler kolay anlayamaz. Anlattıkları ve söylediklerini başkaları anlatamaz. Bakışları keskin olup pek çok meselenin derinliğine iniverir. Söylediklerini aklımız kabul eder, yüreğimiz de teyid eder. Dünyadaki tecrübeler ve kâinattaki gözlemlerle her sözünün doğru olduğu tesbit edilir. Ayrıca peygamber tertemiz bir kişiliğe sahip olur. Her konuda dürüst davranır her sözünü doğru söyler. Yanlış bir şey söylemez, kötü bir iş yapmaz. Hayatında söylediklerinin aksine hareket ettiği vaki olmamıştır. Söz ve hareketlerinde şahsî bir menfaati yoktur. Başkalarının yararı ve rahatı için bin bir güçlük çeker. Kendi iyiliği için başkalarına zarar vermez, bütün hayatı doğruluk, dürüstlük, iyi niyet, fazilet, namus ve yüksek seviyeli insanlığın bir örneği olur. Bir tek kötülük göremezsiniz hayatında. Bütün bunlar görülür görülmez, adı geçenin Allah'ın gerçek peygamberi olduğu derhal anlaşılıverir.
karaktere ihtiyaç varsa, peygamberler de muayyen bir tabiat, huy ve şahsiyete sahip olurlar. Doğuştan şair olan bir kişinin şiirlerini dinler dinlemez
üstün bir şairlik yeteneğine sahip olduğuna kanaat getiririz. Çünkü başkaları ne kadar çaba gösterse de onun kadar güzel şiir söyleyemezler. Aynı şekilde doğuştan hatip, yazar, edip, sanatçı, mucit ve lider olanlar da kendi eser ve çalışmalarından derhal tanınırlar. Aynı şey peygamberler için de geçerlidir. O'nun düşünebildiği ve sezebildiği şeyleri alelâde kişiler kolay anlayamaz. Anlattıkları ve söylediklerini başkaları anlatamaz. Bakışları keskin olup pek çok meselenin derinliğine iniverir. Söylediklerini aklımız kabul eder, yüreğimiz de teyid eder. Dünyadaki tecrübeler ve kâinattaki gözlemlerle her sözünün doğru olduğu tesbit edilir. Ayrıca peygamber tertemiz bir kişiliğe sahip olur. Her konuda dürüst davranır her sözünü doğru söyler. Yanlış bir şey söylemez, kötü bir iş yapmaz. Hayatında söylediklerinin aksine hareket ettiği vaki olmamıştır. Söz ve hareketlerinde şahsî bir menfaati yoktur. Başkalarının yararı ve rahatı için bin bir güçlük çeker. Kendi iyiliği için başkalarına zarar vermez, bütün hayatı doğruluk, dürüstlük, iyi niyet, fazilet, namus ve yüksek seviyeli insanlığın bir örneği olur. Bir tek kötülük göremezsiniz hayatında. Bütün bunlar görülür görülmez, adı geçenin Allah'ın gerçek peygamberi olduğu derhal anlaşılıverir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder