Aziz Müminler! Yüce Rabbimizin lütfuyla yeni bir hac mevsimine erişmiş bulunuyoruz. Yıllardır hasretiyle yanıp tutuştukları Kâbe’ye kavuşmak, İslam’ın beş esasından biri olan hac ibadetini yerine getirmek üzere kardeşlerimizi kutsal topraklara uğurluyoruz. Bu vesileyle bütün müminlerin yapacakları haccın makbul ve mebrur olmasını Rabbimizden diliyoruz.
Muhterem Kardeşlerim! İbadetler, Müslüman kalma şuurumuzu diri tutan ve bizi Allah’a yaklaştıran kulluk görevlerimizdir. İbadetlerimizden biri olan hac da niyetin karara, kararın eyleme dönüşmesinin adıdır. Hac, ihram, telbiye, mikât, tavaf, sa’y, vakfe ve kurban ile adeta bir semboller haritasıdır. Bu sembollere yüklenen anlamlar bilinerek ve hikmeti kavranarak yerine getirilecek bir hac, insanı baştan aşağı değiştirip yeniler. Gönlün Allah’a bağlanıp, her türlü kötülükten uzak durularak yerine getirilen hac, mümini her türlü günahlardan arındırır. Efendimiz (s.a.s)’in ifadesiyle böyle bir Haccın karşılığı da cennettir.2
Kardeşlerim! Hac, tam anlamıyla Âlemlerin Rabbine teslimiyettir; Allah’a itaatkâr, sadık bir kul olmaya adanıştır. Hac, “Allah’tan gelip O’na dönecek”3 olmanın idraki ile kulun Rabbine yönelişidir; sadece O’nun emri olduğu için ve yalnızca O’nun hoşnutluğunu kazanmak üzere yola koyulmasıdır. Bu yolculukta gaye, Kâbe’den öte Kâbe’nin sahibinin rızasına kavuşmaktır. Âşıkla maşukun, sevenle sevilenin vuslatıdır hac. Allah’ın muhabbetiyle Allah’ın evini ziyaret etmek, mümin için ne yüce bir şereftir. “Rahman’ın misafiri” olarak anılmak, hac yolcusu için ne büyük bir onurdur. Hac, büyük bir imtihandır. Bu ibadet boyunca mümin, bedeniyle, malıyla ve tüm benliğiyle Allah yolunda zorlu bir mücadeleden geçer. İnsanlarla ilişkisinde sabır ve sükûnetle hareket etmeye, ahlaki bir olgunluk sergilemeye çaba gösterir. Bu yönüyle hac, müminlere sabrı, fedakârlığı, cömertliği öğretir.
Kardeşlerim! Hac, aynı zamanda bir arınmadır. Mümin, hac ibadetiyle Allah’ın nazargâhı olan gönül evini dünyevi hırs ve tutkuların, nefsani ve şehevi arzuların esaretinden, haset, kin ve nefret gibi kötü duyguların işgalinden kurtarıp arındırır. Böylece tertemiz olan Beytullah’a tertemiz bir gönülle yönelir. Hac, kardeşlikte buluşmadır. Dilleri, renkleri, ırkları, kültürleri farklı olsa da gönülleri bir, niyet ve gayeleri bir milyonlarca mümin, her yıl İslam kardeşliğinin manevi atmosferinde bir araya gelir. Haccın her adımında, “Müminler ancak kardeştirler.”4 âyeti adeta yeniden can bulur ve mümin gönüllere can verir. Hac, takvadan başka bir üstünlük olmadığı gerçeğini bizlere gösterir. İnsanların tenlerinin rengine göre ayrıldığı, makam, unvan ve statüye göre değerlendirildiği bir dünyada hac bütün bu farklıları ortadan kaldırır. İslam ümmetinin bir ferdi olmakla mümin, ne kadar geniş bir ailenin mensubu olduğunu hacda yakinen müşahede eder.
Aziz Kardeşlerim! Bu gün elinde olmayan sebeplerden dolayı her isteyenin hacca gidemediği malumdur. Şunu unutmayalım ki; hacca gidebilmenin sevinci ile gidememenin üzüntüsü arasında Allah katında, hiçbir fark yoktur. Öyle hüzünler vardır ki o hüzünler, kimi zaman Allah katında nice sevinçlerden daha üstündür. Peygamberimiz (s.a.s), “Ameller, niyetlere göredir. Herkese ancak niyet ettiğinin karşılığı vardır”5 buyurmuştur. O halde, önemli olan niyetimizdir. Yüreğimizde Kutlu Belde’ye karşı olan sevginin, hüznün hiçbir zaman eksik olmamasıdır. Mühim olan, Kâbetullah’a muhabbetimizi ve sevdamızı muhafaza edebilmektir. Asıl üzülmemiz gereken, yüreğimizde yönümüzü ve istikametimizi belirleyen kıblemize karşı sevgi ve muhabbetimizin yok olmasıdır.
Kardeşlerim! Hacca gidebilsek de gidemesek de samimi bir iman, teslimiyet ve sadakat içinde, ruhen, kalben ve lisanen Allah’a kul olmaya gayret edelim. Hac yolcusu olamasak da Hak yolcusu olduğumuzu bir an bile unutmayalım. “Sayılı günler” içinde eda edilen hac biter ama kulluk bir ömür boyu devam eder. Ancak bu dünyada ne kadar yaşarsak yaşayalım, bu ömür de hac günleri gibi sayılıdır. Öyleyse geliniz, bu gerçeği idrak ederek fâni olan dünyaya bağlanmak yerine Bâkî olan Allah’a yönelelim. Rabbimizin huzuruna temiz bir yüzle çıkabilmek ve hesabını verebileceğimiz bir hayat yaşamak yegâne gayemiz olsun.
1 Hac, 22/27.
2 Buhârî, Umre, 1.
3 Bakara, 2/156.
4 Hucurât, 49/10.
5Buhârî, Bedü’l-vahy, 1.
Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder