Bu Blogda Ara

6 Eylül 2015 Pazar

Hz. Peygamberin Hayatı

Barnabas İncili Hakkında Bazı Temel Bilgiler

Barnabas İncili'nde Resul-ü Ekrem (a.s.)'in dünyaya peygamber olarak gelmesine dair haber ve müjdelerden söz açmadan isterseniz önce Hıristiyanlarca meçhul kamış, müslümanlar tarafından da hiç bilinmeyen bu kitabı size tanıtalım. Böylece bunun mahiyeti, muhtevası ve dolayısıyla ehemmiyetini anlamış olacağız. Ayrıca, Hıristiyanların bundan neden bucak bucak kaçtıklarını kavramış olacağız.

Kitab-ı Mukaddes'te meşru ve muteber olarak yer alan dört İncil'den hiçbirinin Hz. Îsa'nın sahabeleri veya havarileri tarafından kaleme alınmadığını bilmekte fayda vardır. Sonra, bu İncil'leri yazanlardan hiçbiri, yazdıklarının Hz. Îsa'nın
havarilerine dayandığını veya onlar tarafından nakledildiğini iddia etmemiştir.

Böyle atıflar şöyle dursun, yazılanların hiçbir kaynağı gösterilmemiştir. Bu itibarla, rivayet edenin, sözleri kendisinin mi duyduğu, veya olayları kendisinin mi gördüğü, yoksa bunları bir veya birden fazla aracıdan mı işittiği bilinmiyor.

Buna karşılık, Barnabas'ın yazarı diyor ki: "Ben Hz. Mesih'in ilk 12 havarisinden biriyim. Baştan sona kadar Mesih ile beraberdim ve gözlerimle gördüğüm olaylar ve kulaklarımla duyduğum sözleri bu kitapta yazıyorum." Sadece bu değil, Barnabas şunları da yazıyor: "Hz. Mesih bu dünyadan ebediyete intikal ederken kendi hakkında çıkan yalan yanlış dedikodulara son vererek dünyaya gerçekleri
açıkça ortaya koymamı emretmişti."

Barnabas kimdi? Kitab-ı Mukaddes'in "Ameller Bölümünde" bu şahsın ismine sık sık rastlanıyor. Buna göre, Barnabas, Kıbrıslı bir Yahudi ailesine mensuptu.

Hıristiyanlığın yayılması ve Hz. Îsa'nın taraftarlarına yapılan yardımlar konusunda Barnabas'ın büyük hizmetler verdiği kaydedilmiştir. Fakat, kendisinin ne zaman Hıristiyanlığı kabul ettiği belirtilmemiştir. Ayrıca, üç İncil'de geçen ilk
havarinin isimleri arasında Barnabas ismine rastlanmıyor. Bu bakımdan, bahsettiğimiz İncil'in yazarının bu Barnabas mı yoksa başka bir Barnabas mı olduğu kesinlik kazanmıyor.

Matta ile Markos'un verdiği havariler listesini, Barnabas'ın listesiyle karşılaştıracak olursak, ikisi arasında sadece iki ismin değişik olduğuna şahit oluruz. Bir Torna (Thomas) ki bunun yerine Barnabas kendi ismini veriyor ve diğeri Şemun Kenanî, ki bunun yerine Yakup oğlu Yahudah (Juda)nın adını
yazıyor. Lucas'ın İncil'inde bu ikinci isim de vardır. Bu bakımdan, sonradan Hıristiyan din adamları ve ileri gelenlerinin, Barnabas'dan ve onun İncil'inden yakalarını kurtarmak için ismini silip yerine Thomas'ın adını yazdıkları akıl ve mantığa daha uygundur. Zira, çıkarları uğruna bu tür tahrifler yapmak Hıristiyan aziz ve din adamları için olağan bir şeydi.

Tarafsız ve sağduyulu bir kişi Barnabas İncil'ini okuduktan sonra bunu Ahd-i Cedid'in dört İncil'iyle karşılaştıracak olursa, bunun diğer dört İncil'den kat kat daha iyi olduğu sonucuna varacaktır. 

Bu İncil'de Hz. Îsa'nın hayatı ve başından geçenler daha teferruatlı şekilde anlatılmıştır. Tıpkı bir kişinin gördükleri ve yaşadığı olaylar gibi. Dört İncil'de kopuk ve birbirine bağlı olmayan hadise ve hikâyelerin anlatımı Barnabas İncil'inde daha düzgün ve anlamlı hale getirilmiştir, özellikle tarihi olaylar biraz daha dikkatli bir sıra ile kaydedilmiştir. Bunun yanı sıra, Hz. Îsa'nın dini telkinleri
burada dört İncil'e oranla daha ayrıntılı, açık ve etkin biçimde kaydedilmiştir. 

Tevhid ile ilgili nasihatler, şirkin reddi, Allahu Teâlâ'nın sıfatları, ibadetin ruhu ve güzel ahlâk gibi mevzular gayet ayrıntılı, mantıklı ve kuvvetli şekilde anlatılmıştır. Bu kitapta Hz. Îsa'nın kullandığı dil ve konunun iyi anlaşılması için verdiği pratik misallerin en küçük örneğini bile, dört İncil'de bulmak mümkün değildir. Bundan, Hz. Îsa (a.s.)'nın kendi taraftarları ve havarilerine nasıl nasihat ve telkinde bulunduğu ve bu hususta ne kadar akıllıca yöntemler kullandığı da anlaşılıyor. Hz. Îsa'nın dili, üslûbu, tabiatı ve huyuna azıcık vakıf olan biri bile, bu İncil'i okuduktan sonra bunun sahte veya düzmece bir kitap olmadığına kanaat getirecektir. Gerçeği söylemek gerekirse, Hz. Îsa'nın kişiliği ve öğretileri diğer dört İncil'e nisbetle Barnabas İncili'nde, daha net, daha açık bir şekilde karşımıza çıkıyor. Ayrıca bu İncil'de diğer İncil’lerin belirgin bir eksikliği olan çeşitli söz ve fiillerdeki tezat da yoktur.

Barnabas İncili'nde yer alan Hazreti Îsa'nın hayatı ve talimatı bir nebinin hayatı ve talimatına tıpa tip uyuyor. Kendisi bir nebi olarak karşımıza çıkıyor, bütün peygamberleri ve kitaplarını tasdik ediyor. Peygamberler olmaksızın Hakk'ı
tanımanın bir yolu olmadığını belirliyor ve peygamberlere boş verenin aslında Allah'a boş verdiğini anlatıyor. Tevhid, Peygamberlik ve âhiret hakkında diğer bütün peygamberlerin talimatına uygun sözler söylüyor. Namaz, oruç ve zekât için gereken telkinde bulunuyor. Barnabas İncil’inde sık sık bahsedilen namazların aslında müslümanların bildiği sabah, öğle, ikindi, akşam, yatsı ve teheccüd namazları olduğu anlaşılıyor. Ayrıca, her namazdan önce abdest alındığı da belli oluyor. Hz. Îsa, peygamberlerin listesine Hz. Davud ile Hz.
Süleyman (a.s.)'ı da dahil ediyor. Halbuki hem Yahudiler hem Hıristiyanlar bu iki peygamberi, peygamberler listesinden çıkarmışlardır. Hz.İsmail (a.s.)in "zebih" (Allah'a adanmış kurban) olduğunu kabul ediyor ve bu hususta bir Yahudi
âlimi de, bu gerçeği kabul etmeye zorluyor. Aynı âlim, İsrail Oğullarının kendi menfaatleri için Hz. İshak (a.s.)'ın zebih veya kurban olduğunu herkese inandırmaya çalıştıklarını belirtiyor. Kısacası, Barnabas'taki kayıtlara göre Hz. Îsa
(a.s.)'nın ahiret, kıyamet, cennet ve cehennem ile ilgili vaaz ve telkinleri Kur'an-ı Kerim'de anlatılanların hemen hemen aynısıdırlar.

Gelecek Konu: Hıristiyanlar Neden Barnabas İncili'ne Karşı Çıkıyor?

Hiç yorum yok: