"Hani Allah peygamberlerden 'kesin bir söz (misak)' almıştı: "Andolsun size Kitap ve hikmet verip sonra size beraberinizdekini doğrulayan bir peygamber geldiğinde, ona kesin olarak iman edecek ve ona yardımda bulunacaksınız."
Demişti ki "Bunu ikrar ettiniz ve bu ağır yükümü aldınız mı?" Onlar: "İkrar ettik" demişlerdi ve "Öyleyse şahid olun, ben de sizinle birlikte şahid olanlardanım" demişti". (Al-i İmran; 81)
Demek, dünyaya gelen bütün peygamberler bu tür yeminde bulunmuşlardır.
Şimdi bir peygamberin yaptığı yemin onun ümmetinin bütün fertleri tarafından da yapılmış sayılır. Bu yemin nedir, ne anlam taşımaktadır?
Bütün peygamber ve ümmetlerin içtiği and ve verdiği söz şudur: Allah tarafından, onun dininin tebliği ve tesisi için gönderilecek bir nebiye hiç itiraz etmeden itaat edeceğiz. Onu kıskanmayacağız, ona kızmayacağız. Allah'ın dini tekelimizde değildir. Hakk'a karşı çıkmayacağız. Aksine, nerede ve ne
zaman olursa olsun, Hak bayrağını taşıyanın etrafında kenetleneceğiz, onu tam olarak destekleyeceğiz, onu seveceğiz, sayacağız.
zaman olursa olsun, Hak bayrağını taşıyanın etrafında kenetleneceğiz, onu tam olarak destekleyeceğiz, onu seveceğiz, sayacağız.
Hz. Muhammed Mustafa (a.s.)'dan önce bütün peygamberler ve dolayısıyla, ümmetlerinden alınan sözler bunlardı. Nitekim, her nebi, kendisinden sonra gelecek nebinin talimatına uyulması ve onun peygamber olarak tanınması konusunda kendi ümmetinden söz aldı. Fakat aynı sözün Hz. Peygamber (a.s.)'den alındığına dair herhangi bir kayıt Kur'an-ı Kerim veya hadislerde bulunmuyor.
Aynı şekilde, Hz. Peygamber kendi ümmetinden gelecekte herhangibir nebiye iman etmelerini de istememiştir. Kur'ân-ı Kerim'de Hz. Peygamber (a.s.)'den sonra Allah'ın bir elçisinin geleceğine dair herhangi bir kehânet veya işaret olmadığı gibi, bunun tam aksine kendisine Hâtim'ün Nebiyyin denilmiştir.
Ayrıca hadislerde Hz. Muhammed (a.s.)'den sonra herhangi bir
peygamberin gelmeyeceği açıkça ifade edilmiştir. "Ey Adem oğulları, size kendi içinizden elçiler gelip size âyetlerimi anlattıkları zaman (günahlardan) korunup
(kendisini) düzeltenlere korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir" (A'raf; 35)
peygamberin gelmeyeceği açıkça ifade edilmiştir. "Ey Adem oğulları, size kendi içinizden elçiler gelip size âyetlerimi anlattıkları zaman (günahlardan) korunup
(kendisini) düzeltenlere korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir" (A'raf; 35)
Hz. Adem ile Havva (a.s.)’ın Cennet'ten indirildikleri konusunda Kur'an-ı Kerim'de yer alan her kıssada buna benzer ifadeler kullanılmıştır. (Bk. Bakara suresi, âyet; 38-39 ve Tâhâ, âyet; 123-124).
Burada belirtildiği gibi, peygamberlerin söz ve fiillerine uyulması için emir, ta
insanların yaratıldığı sırada Allah tarafından kullarına verilmişti. Fakat bu tür emir ve tenbihe Hz. Peygamber (a.s.) ve ümmeti ile ilgili kayıtlarda rastlanmıyor. Demek bu emir ve uyarılar Hz. Muhammed (a.s.)'den önceki peygamber ve ümmetlerine mahsustu ve Rasûlullah'tan sonra başka herhangi bir peygamberin gelmeyeceği hesabıyla bu tür emir ve uyarıya ihtiyaç duyulmadı.
insanların yaratıldığı sırada Allah tarafından kullarına verilmişti. Fakat bu tür emir ve tenbihe Hz. Peygamber (a.s.) ve ümmeti ile ilgili kayıtlarda rastlanmıyor. Demek bu emir ve uyarılar Hz. Muhammed (a.s.)'den önceki peygamber ve ümmetlerine mahsustu ve Rasûlullah'tan sonra başka herhangi bir peygamberin gelmeyeceği hesabıyla bu tür emir ve uyarıya ihtiyaç duyulmadı.
Gelecek Konu: Peygamberliğin Sona Erdiğini Kabul Etmeyenler İçin Ayetlerden Belgeler
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder