Bu Blogda Ara

15 Kasım 2016 Salı

Ermeniler Hakkında İşin Doğrusu Bu!

Müslümanın mutlaka hazırlıklı ve kuvvetli olması lazım. Eğer düşman daha kuvvetli olursa… Eğer müslümanlar dağınık, derbeder, ayrı, birbirlerine düşman olduğundan şımarırsa yapmayacağı yoktur. Her şeyi yapar. O kadar yalancı, o kadar eviren çeviren insanlar var. 

Şimdi Ermenilere zulüm yapılmış diye Amerika’da bilmem hangi komisyonda karar çıkartmaya çalışıyorlar.

Yahu şu Balkanlar’da, şu Doğu Anadolu’da, şu Maraş’ta, şu Kars’ta, şu Erzurum’da, şu Antep’te neler yaptıklarını tarih kitaplarını açıp bir okuyun.

Balkanlar’da neler yaptıklarını görüyorsunuz ama kendi adamları olunca “gık” demiyorlar. Usta hırsız ev sahibini bastırıyor; müslümanlar hem öldürülüyor hem de suçlu… Kendisini savunsa bile suçlu…

Hacca gidiyordum, Arap şehirlerinden birisine geldik. Arabamın yağı değişecek, sanayi çarşısına gittik. Bir iki arkadaş daha var, onlar da arabalarına parça alacaklar, aldılar.

Birisi, “Hoş geldiniz, hacı beyler.” falan diye Türkçe konuştu.

Allah Allah! Pekâlâ, hoşumuza gitti, konuştuk.

“Ne yapıyorsun burada.” dedik.

“Motor yağları satıyorum.” dedi.

“Tamam, benim arabamın motor yağını değiştir.” dedik.

Yani ona iş olsun diye, Türkçe konuşuyor ve bize “merhaba” dedi diye… Değiştirmeye başladığı sırada ben dedim ki;

“Sen nerelisin? Anadolu’nun neresinden geldin hemşerim.”

Bana nereli olduğunu söylemedi de, ne dese beğenirsiniz;

“Biz Asuriyik.”

Asuriyiz, demiyor. “Biz Asuriyik, siz bizim babalarımızı kestiniz.” dedi.

Hoppala! Bilseydim ne yanına giderdim, ne yağı değiştirirdim, ne selam verir, ne selam alırdım. Ne bileyim ben, Arap şehrinde hiç tahmin etmediğim bir şey...

“Siz, bizim babalarımızı kestiniz.” dedi.

Demek ki babalarından sonra buraya gelmiş, burada yetişmiş. Onun için hangi şehirden olduğunu söyleyemiyor.

Şimdi ben buna ne deyim?

Dedim ki,

“Ne zaman kesmişiz?”

“Siz kestiniz.” dedi.

“Peki, niye keselim, niye kesmişiz?” dedim.

“Kestiniz işte.” dedi.

“Peki, siz oraya nereden geldiniz.” dedim.

“Biz asırlar boyu oradayız.” dedi.

Benim de maksadım bu. Asırlar boyu orada olduğunu ben onun ağzından söyletmek istiyorum zaten.

“Biz eskiden beri oradayız.” dedi.

“Peki, Osmanlı kuvvetli olduğu, üç kıtaya yayıldığı zamanda size asırlar boyunca orada yaşama imkânı vermiş, hiç dokunmamış. Ne zaman kesmişiz biz sizi?

Son zamanda…

Niye kesmişiz?”

Bir şey diyemedi. Bir şey diyemeyince dedim ki;

“Bak, ben sana söyleyeyim. Bizim dedelerimiz size en güzel hayat şartlarını verdiler. Sizi paşa yaptılar. Marko Paşa, bilmem ne diye Dışişleri’ne aldılar, yüksek maaşlar verdiler. Askere seni çağırmadılar. Askerliği müslümanlar yaptı, onlar orduda şehit oldu, siz askere gitmediniz. Ticaret yaptınız, zengin oldunuz. Ankara’da, Maraş’ta, Kayseri’de, her tarafta konaklarınız oldu. Büyük tüccar oldunuz, zengin oldunuz ve huzur içinde yaşadınız. Hatta Amerika’ya falan giderken bile kendi hanımlarınızı, “burası emniyetli” diye burada bıraktınız…”

Eskiden oraya çalışmaya giderken öyle yaparlarmış. Anadolu’dan Avrupa’ya bizim geldiğimiz gibi onlar da ondokuzuncu yüzyılın sonunda, yirminci yüzyılın başlarında Amerika’ya giderlermiş. Orada çalışır, birkaç sene para kazanır, gelirlermiş. Ama hanımlarını, çocuklarını, “Anadolu daha emniyetli, huzurlu.” diye burada bırakırlarmış.

“Ben çoluk çocuğumu götürüp de tecavüze mi uğrattırayım. Burası emniyetli.” derlermiş.

“Size en kuvvetli olduğumuz zamanda hiçbir şey yapmadık. İzzet itibar eyledik. Memuriyet, sarayda görev, paşalık rütbesi verdik. İçişleri Bakanlığı’nda, Dışişleri Bakanlığı’nda görevler verdik. Huzur içinde yaşıyordunuz. Size bu kadar efendice davranan dedelerimiz, dört bir yandan düşman hücum edip zor durumda kalınca… Ne zaman onların zayıfladığını gördünüz, nankörlük ettiniz. Nankörlük ettiniz, siz de silaha sarıldınız. Rus Balkan’dan, Kafkasya’dan gelince siz onlara rehberlik ettiniz. Müslüman köylerini bastınız, öldürdünüz. Adana’ya, Antep’e Fransızlar geldiği zaman önderlik ettiniz, onlara yardım ettiniz. Bizlere hıyanet ettiniz. Sizin bu hıyanetinizi Allah sevmedi. Allah hainleri sevmez; vefalıları, sözünde duranı sever. Düşmanlar gittikten sonra da sizin yaptığınız zulümlerin karşılığında bizim dedelerimiz de sizi kendi diyarlarından çıkarttılar.” dedim.

Hiçbir şey diyemedi.

İşin doğrusu da bu! Çünkü bizimkiler hakikaten zalim olsa idi, yedi asırda onlardan bir tane kalmazdı, hepsini keserdik, olur biterdi.

Kim hesap soracak? Anadolu’da, Kayseri’de Osmanlı Ermeniler’i kesmiş…

Karışamaz bile… Çünkü Viyana’ya kadar gelmiş. O zaman ne yapacak, kendisinin başı derde girerdi. Ama şimdi Amerika’da seçim zamanında, oy oyunları ile vs. “müslümanlar katliamcı” diyecekler.

Yedi asır niye katliam yapmadılar?

Yalan!

Katliamı onlar yaptılar. Toplu mezarlar var, resimleri var. Köyleri basıp da neler yaptıkları belli.

Mahmud Es'ad Coşan

Müslümanlar Birlik İçinde Hareket Etmiyorlar

Daha önceki asırlarda olduğu gibi bu asrın en mühim meselesi, tüm müslümanların çok büyük dikkatle düşünmeleri ve var güçleri ile çalışmaları gereken husus birliktir! 

Müslümanlar birlik içinde hareket edemiyorlar. Müslümanlar dertlerini toplu yardımlaşmayla çözümlemiyorlar. Müslümanlar birbirlerinin sorunlarıyla ilgilenmiyorlar. Müslümanlar sadece kendi keyiflerine bakıyorlar. Müslümanlar müslümanlarla kavgayı çok çok yapıyorlar da kâfirlerle dost geçiniyorlar. Âzerî türküsünde; Ellerle güler oynar, menimle garazı var dediği gibi başkasına gülüyor, bana karşı buğzu adâvet içinde!

Tasavvufa düşman, müslüman kardeşine düşman, camiye düşman, imama düşman, hutbeye düşman, sakala düşman, başörtüsüne düşman!

Başka bir düşman bulamadın mı? 


“Bu ne biçim Müslümanlık?!..” diye şaşırdığımız şeylerin hepsi Efendimiz’in sünnetine uymamaktan, sünnetinin öğrenilmemesinden, öğretilmemesinden kaynaklanıyor! 
Müslümanların sünnete uygun olarak yaşamalarını sağlayan ana çizgi, ana kaynak, ana gösterge Peygamber Efendimiz’in hadîs-i şerîfleridir.

M. Es'ad Coşan

25 Ekim 2016 Salı

Ahmet Necip Fazıl Kısakürek Sözleri

Ey bir aileye bile hükmedemeyen ilerici. Üç kıtaya, yedi denize hükmeden ecdadın mı gerici? 

Uğruna ölmekse seni yaşatmak bin kere ölürümde adına leke sürdürmem, gururdur namustur bayrak ve sancak, aksada kanım zalimi güldürmem! 

Rabbim , rabbim , bu işin , bildim neymiş türkçesi; senin aşkın ateştir, ateşin gül bahçesi. 

Geçti, istemem gelmeni, yokluğunda buldum seni; bırak vehmimde gölgeni, gelme, artık neye yarar? 

Ölüm herkesin başına gelir, ama geç ama erken. 

Ya kazanırken, ya da kazandığını yerken. Anladım işi sanat Allah’ı aramakmış,marifet bu, gerisi yalnız çelik çomakmış. 

Tövbe kapısı açık dediysek,yeni günahlara koşman mı gerek? Yusuf baştan aşağı iffet olduktan sonra, Züleyha baştan aşağı afet olsa ne yazar. 

Arı bal yapar, fakat balı izah edemez. Ağaçtan düşen elma da arz cazibesi kanunundan habersizdir. 

Camiye dikey olarak gel, yatay olarak zaten geIeceksin!. 

Bir namazım, bir duam, birde eski seccadem, hepsi hepsi bu kadar, işte benim sermayem. Af var diye işlenen suçtan vicdan burkulur; affı sigortalayan hayâsızdan korkulur.. 

Öz anne-babasını huzurevine gönderip, evde kedi köpek besleyen insanIarın olduğu bir ülkede yaşıyoruz..! 

Sokak lambası gibi olma ey yar . Kime yandığın belli oIsun. 

Göz kaptırdığım renkten, kulak verdiğim sesten affet, senden habersiz aldığım her nefesten. Yola çıktıklarını yolda bulduklarına değişirsen ; hem yolunu kaybedersin, hem dostunu! 

İçimizde bu kadar perişan hâle getirilmeseydik; dışımızda bu kadar hürmetsizliğe uğramayacaktık. 

Chp bir parti değiI. Türk’e dinini, dilini, ve özünü kaybettirmeye memur, bir katliam müessesesidir. 

Ya Allah’a baş eğer hiç kimseye eğmezsin,ya da herkese baş eğer hiçbir şeye değmezsin.

Bu nasıl dünya, hikayesi zor. Sevdiğini belli et. Gizlemek başkalarına fırsat vermektir. 

Her ağızda, her telde fanilik diriltisi , sonunda tek bir şarkı, tabutun gıcırtısı !!

Benim ayağımın altıda müsait başımın üstüde nerde olacağını sen belirle.. 

Gökler ağlıyor, biz ağlamışız çok mu? 

Bize yobaz diyorlar, haberin yok mu? Ne kervan kaldı, ne at, hepsi silinip gitti, iyi insanlar iyi atlara binip gitti.


Kaynak:Necip Fazıl Kısakürek Sözleri
http://www.neguzelsozler.com/unlu-sozleri/necip-fazil-kisakurek-sozleri.html

29 Temmuz 2016 Cuma

Cuma Hutbesi

EN BÜYÜK BOZGUNCULUK, DİNİN MUAZZEZ DEĞERLERİNİ İSTİSMAR ETMEKTİR. 

Kardeşlerim! Peygamberimiz (s.a.s.), kendisine ilk vahiy geldiğinde o yüce emanetin sorumluluğu karşısında endişelenmişti. Hemen evine dönerek başından geçenleri, müminlerin annesi Hz. Hatice’ye anlatmıştı. Bunun üzerine Hatice Validemiz, şöyle demişti Resûl-i Ekrem Efendimize: “Korkma, endişelenme! Allah, seni asla mahcup etmez. Çünkü sen, akrabalarınla ilgilenirsin. Yetim ve kimsesizleri gözetirsin. Fakir ve ihtiyaç sahibinin yardımına koşarsın. Misafire ikramda bulunur, komşuna iyi davranırsın. Mazluma ve mağdura kol kanat gerersin. Hakkı savunur, doğrunun yanında yer alırsın.” 1 

Kardeşlerim! Aslında Hz. Hatice Validemiz, bu ifadeleriyle hayatında bu erdem ve faziletlere sahip olanları Allah’ın mahcup etmeyeceğini müjdeliyordu. Nitekim tarih boyunca bu değerleri ayakta tutanları Rabbimiz, mahcup, mağdur ve mahrum etmemiştir. Tıpkı 15 Temmuz’da milletimizi mahcup etmediği gibi. Zira Yüce Allah, zalime karşı mazlumun yanında duranları mahcup etmez. Zira Yüce Allah, fakire, yoksula, ihtiyaç sahibine el uzatanları mağdur etmez. Zira Yüce Allah, garibe, yetime, kimsesize gönlünü açanları mahrum bırakmaz. Ve bu millet, ırk, dil, din, coğrafya ayrımı gözetmeksizin kendisine sığınanlara her daim gönül kapılarını açmış, onlara sığınak olmuştur. Ve bu millet yetimi, garibi, kimsesizi gözetmiştir. Ve bu millet zalime karşı mazlumun yanında durmuştur. Ve bu millet her şart ve durumda hakkı savunmuş, medeniyetler kurmuş, dünyanın dört bir yanına medeniyetler taşımıştır. 

Kardeşlerim! Bizler inanıyoruz ki; Yüce Rabbimiz, milletimizi mahzun etmeyecektir. Zira bu millet, geçmişten günümüze, imanını, vatanını, istikbal ve istiklalini en muazzez varlığı bilmiştir. Bu değerlerine namahrem ellerin değmesine izin vermemiştir. İstiklal Şairimizin, “Âsım’ın nesli diyordum ya, nesilmiş gerçek. İşte çiğnetmedi nâmûsunu, çiğnetmeyecek.” dizelerinde dile getirdiği gibi milletimiz, toprağını, haysiyetini, izzet ve şerefini çiğnetmemiştir. İradesini, aklını ve ruhunu başkalarına teslim etmemiştir. 

Aziz Kardeşlerim! Cenab-ı Hak, hutbemin başında okuduğum ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur: “Onlara ‘yeryüzünde fesat çıkarmayın, bozgunculuk yapmayın’ denildiğinde, ‘biz ıslah edicileriz!’ derler. İyi biliniz ki, onlar bozguncu ve ifsat edicilerin ta kendileridir. Fakat onlar, ne yaptıklarının farkında değillerdir.”2 Aziz Kardeşlerim! Ayet-i kerimede de buyrulduğu gibi tarih boyunca yeryüzünde en büyük bozgunculuk ıslah adı altında yapılmıştır. En büyük bozgunculuk din kisvesine bürünerek millete kötülük yapmaktır. En büyük bozgunculuk dinin muazzez değerlerini istismar ederek insanları aldatmaktır. Nitekim Sevgili Peygamberimiz, hutbemizin başında okuduğum hadis-i şerifte “Bizi aldatan bizden değildir”3 buyurmuştur. 

Kardeşlerim! Milletimizin 15 Temmuz gecesindeki onurlu duruşu, şüphesiz nesiller boyu şükran ve minnetle anılacaktır. Milletin varlığına kast edenler ise elbette hüsrana uğrayacaklardır. Ancak başımızdan geçen bu büyük badireden elbette millet olarak çıkaracağımız büyük dersler vardır. Bu aziz millete bu kötülüğü reva görenleri unutmamalıyız. Yüce dinimizi, sahih kaynaklardan doğru bir şekilde öğrenmeliyiz. Kalbimizi, gönlümüzü, ruhumuzu, aklımızı, fikrimizi, irademizi başkalarına teslim etmemeliyiz. Bizi Allah’a kulluk yerine kendine kul ve köle olmaya davet edenlere zerre kadar itibar etmemeliyiz. Birlik ve beraberliğimizi, huzur ve kardeşliğimizi korumalıyız. Birbirimizin varlığını kendi varlığımız, hukukunu kendi hukukumuz saymalıyız. Farklılıklarımızı ayrılık-gayrılık nedeni değil, zenginlik ve rahmet vesilesi görmeliyiz. Fitne ve fesada, hile ve tuzağa karşı feraset ve basiretle davranmalıyız. Yarınlarımızın, bugünlerimizden çok daha güzel olacağına dair inancımızı sürdürmeliyiz. Unutmayalım ki; bizi diri tutan, inancımız ve ümidimizdir. 

Kardeşlerim! Gelin hep birlikte Rabbimize şöyle yalvaralım: Ya Rabbi! Sana inandık, sana güvendik, sana tevekkül ettik. Bizleri sensiz, sahipsiz, inayetsiz bırakma! Bize lütfettiğin hidayetten sonra kalplerimizi saptırma! Bizi sırât-ı müstakiminden ayırma! Rabbimiz! Bize rahmetinle muamele eyle! Her türlü inkârcı ve münafığa karşı bize yardım et! Bizleri onlar karşısında küçük düşürme! Allah’ım! Bozguncu ve fesatçılara karşı bizi her daim muzaffer eyle! Bizleri her türlü fitne ve fesattan, ikiyüzlülükten, kötü ahlaktan muhafaza eyle!4 Bizlere basiret ve feraset ihsan eyle! Ya Rabbi! Asırlardır İslam’ın sancaktarlığını yapan, senin adının gök kubbede yankılanması için çabalayan bu aziz milleti sen mahcup etme! 

Buhârî, Bed’ü’l-vahy, 1; Tefsîr, (Alak) 1. 
2 Bakara, 2/11-12. 
3 Müslim, İman, 164. 
4 Ebû Dâvûd, Vitr, 32. 
Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

22 Temmuz 2016 Cuma

Cuma Hutbesi


GÜN, MİLLETÇE KENETLENME VE GELECEĞİMİZİ İNŞA ETME GÜNÜDÜR

Kardeşlerim!

Ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Gevşeklik göstermeyin, üzülmeyin! Eğer inanmışsanız şüphesiz en üstün olan sizsiniz.”1 Hadis-i şerifte ise Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Müminin durumuna şaşılır! Her hâli kendisi için hayırlıdır. Bu durum yalnız mümine mahsustur. Başına sevinecek bir hâl geldiğinde şükreder; bu onun için hayır olur. Başına bir sıkıntı geldiğinde ona sabreder; bu da onun için hayır olur.”2 

Kardeşlerim! İçinden geçmekte olduğumuz zorlu süreçte engin rahmetiyle milletimizi büyük sıkıntılardan ve felaketlerden kurtaran Yüce Allah’a sonsuz hamd-ü senalar olsun. Bu süreçte kendilerine şehitlik nasip olan bütün kardeşlerimize Cenabı Hak’tan rahmet ve mağfiret, yakınlarına ve milletimize sabr-ı cemil ve metanet diliyorum. Yaralılarımıza acil şifalar vermesini Yüce Rabbimden niyaz ediyorum. 

Aziz Kardeşlerim! 15 Temmuz gecesi millet olarak tarihimizin en zor, en uzun ve karanlık gecelerinden birini yaşadık. Yüce Rabbimiz, bütün unsurlarıyla milletimize kenetlenmeyi nasip etti ve milletimiz emanetine sahip çıktı. Hiç kuşkusuz millet olarak sahip olduğumuz bu birlik, beraberlik ve kardeşlik ruhu en büyük nimetlerden biridir. Hamdolsun! Bu büyük nimet sayesinde ateş çukuruna yuvarlanmaktan ve karanlığa gömülmekten kurtulduk. 

Kardeşlerim! Bu acı tecrübe bize şunu gösterdi: Hiçbir güç Allah aşkı ve vatan sevgisiyle dolu yüreklerden daha üstün olamaz! Bu hain saldırılar bize şunu öğretti: Şerefli milletimizi sindirmeyi, itibarını zedelemeyi hedefleyenler rezil ve zelil olmaya mahkûmdur! Kim mazlumun, mağdurun, muhacirin yanındaysa Cenab-ı Hakk’ın kudret, rahmet ve inayeti de onun yanındadır. Değerli 

Kardeşlerim! Allah’a sonsuz hamdolsun ki, bu topraklar asırlardır Müslüman yurdudur. Bu millet şüheda evladıdır. Bu ezanlar, bu cumalar İslam’ın şiarıdır. Bu dinin, tek bir harfi bile değişmeyen bir kitabı vardır. Bu dinin, en güzel örnek olma vasfına sahip bir Peygamberi vardır. Allah’ın bize verdiği bir akıl, bir kalp vardır. Bizim değişmez değerlerimiz, 14 asırlık engin bir tecrübemiz vardır. Hiçbirimiz Müslüman olarak bütün bunları bir tarafa bırakamayız. Aklımızı, idrakimizi, vicdanımızı bir kişiye ya da gruba teslim edemeyiz. Dünya menfaati için dinimizden geçemeyiz. Din-i mübin-i İslam’ı alet ederek dünyayı elde etmeye çalışanlara ise asla fırsat veremeyiz. 

Muhterem Kardeşlerim! Geliniz, bu Cuma gününde, bu mübarek saatte hep birlikte el açıp Yüce Rabbimize yalvaralım: Allah’ım! İzzetine sahip çıkmak için tanklara meydan okuyan bu millete zeval verme! Asırlar boyunca mazlumların umudu olmuş, mağdurların yanında yer almış, muhacirlere kucak açmış bu milletin üzerinden rahmet ve nusretini eksik etme! Umudumuzu ve huzurumuzu bozmak isteyenlere, topraklarımıza fesat tohumları ekmeye çalışanlara fırsat verme! Dinimizin, devletimizin, milletimizin bekasını sarsacak her türlü dâhili ve harici düşmanlardan bizleri halas eyle! Biz sırtımızı sana dayadık, sana güvendik, gücümüzü sana ettiğimiz imandan aldık, yıkılmamıza ve dağılmamıza izin verme Allah’ım! Zalimlerin zulmüne rağmen bizi adaletten ve merhametten ayırma Allah’ım! Kötülerin kötülüklerine rağmen bizi iyilikten ayırma Allah’ım! İntikam hırsıyla adaletten şaşan, öfkesine kurban olup hakkaniyetten uzaklaşan, mağrur olup haddi aşan kullarından olmaktan sana sığınırız. Sen, milletimizin bu soylu direnişini bir adalet ve hakkaniyet direnişi olarak muzaffer eyle! 1 Al-i İmran, 3/139. 2 Müslim, Zühd ve rekâik, 64. Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

20 Temmuz 2016 Çarşamba

Ve selam olsun “İSLAM KARDEŞLİĞİ”ne

Nerede kaldı insanlık, hani nerede Müslüman Vicdanlar satılmış, Allah korkusu yok, gözleri bürümüş kan Kin, öfke, nefret ve zulüm Katliam, gözyaşı, kan ve ölüm İnsanlık ölmüş, merhamet yok, kan kusuyor zalimler Diğer yandan kıs kıs gülüyor Emperyalistler Bu zulme seyircidir bazı İslam ülkeleri Hatta yardımcı olmuş daha da gitmişler ileri Çıldırmış asrımızın Firavunları, Karunları, Ebu Cehilleri Mazlum Müslümanlara uzanıyor kanlı elleri Kana doymayan bu zalimlerin topu ve tüfeği var Atomları, kimyasalları ve nükleer silahları var Kaskatı kalpleri, hain işbirlikçileri ve katliamları var Hain medyaları var, yalanları var, iftiraları var Bizim de gafletimiz, ihtilaflarımız, nemelazımcılığımız var Kilitlenmiş dillerimiz, kirletilmiş zihinlerimiz var Kör edilmiş gözlerimiz, kapatılmış kulaklarımız var Vurdumduymazlığımız, uyutulmuş halklarımız var Nerede bizim insaf, vicdan, şuur ve imanımız Uhuvvet, merhamet, yardımlaşma ve ihsanımız Hâlbuki duyarlı olmalıydık, uyanık ve canlı olmalıydık Kardeş olmalıydık, birlik olmalıydık, şuurlu olmalıydık Tek vücut olmalıydık, insaflı olmalıydık, imanlı olmalıydık Birimiz hepimiz için, hepimiz birimiz için olmalıydık Rabbim bize şuur versin, ihlâs versin, ihsan versin Bize uhuvvet versin, birlik, dirlik ve iman versin Bu karanlık gecelerin sabahı yakındır inşa Allah Allah’ın vaat ettiği zafer Hakk’ındır inşa Allah Diğer Diktatörler gibi sonları olur rezil ve perişan İnşallah pek yakında gösterir Allah-ü Azimüşşan Yaşasın İslam Kardeşliği Yaşasın Mazlum Mü’minlerin direnişi Yaşasın Demokrasi Yanlıları ve Masum Destekçiler Kahrolsun Asrın Zalim Kurtları Kahrolsun Firavunlar, Karunlar, Nemrutlar Kahrolsun eli kanlı Diktatörler Kahrolsun Zalimler ve İşbirlikçileri Kahrolsun Emperyalist güçler ve yandaşları Selam olsun imanlı Mücahitlere Selam olsun Şehit ve Gazilere Selam olsun semaya kalkan ellere Selam olsun Rabbine niyaz eden dillere Nerede kaldı insanlık, hani nerede Müslüman Vicdanlar satılmış, Allah korkusu yok, gözleri bürümüş kan Kin, öfke, nefret ve zulüm Katliam, gözyaşı, kan ve ölüm İnsanlık ölmüş, merhamet yok, kan kusuyor zalimler Diğer yandan kıs kıs gülüyor Emperyalistler Bu zulme seyircidir bazı İslam ülkeleri Hatta yardımcı olmuş daha da gitmişler ileri Çıldırmış asrımızın Firavunları, Karunları, Ebu Cehilleri Mazlum Müslümanlara uzanıyor kanlı elleri Kana doymayan bu zalimlerin topu ve tüfeği var Atomları, kimyasalları ve nükleer silahları var Kaskatı kalpleri, hain işbirlikçileri ve katliamları var Hain medyaları var, yalanları var, iftiraları var Bizim de gafletimiz, ihtilaflarımız, nemelazımcılığımız var Kilitlenmiş dillerimiz, kirletilmiş zihinlerimiz var Kör edilmiş gözlerimiz, kapatılmış kulaklarımız var Vurdumduymazlığımız, uyutulmuş halklarımız var Nerede bizim insaf, vicdan, şuur ve imanımız Uhuvvet, merhamet, yardımlaşma ve ihsanımız Hâlbuki duyarlı olmalıydık, uyanık ve canlı olmalıydık Kardeş olmalıydık, birlik olmalıydık, şuurlu olmalıydık Tek vücut olmalıydık, insaflı olmalıydık, imanlı olmalıydık Birimiz hepimiz için, hepimiz birimiz için olmalıydık Rabbim bize şuur versin, ihlâs versin, ihsan versin Bize uhuvvet versin, birlik, dirlik ve iman versin Bu karanlık gecelerin sabahı yakındır inşa Allah Allah’ın vaat ettiği zafer Hakk’ındır inşa Allah Diğer Diktatörler gibi sonları olur rezil ve perişan İnşallah pek yakında gösterir Allah-ü Azimüşşan Yaşasın İslam Kardeşliği Yaşasın Mazlum Mü’minlerin direnişi Yaşasın Demokrasi Yanlıları ve Masum Destekçiler Kahrolsun Asrın Zalim Kurtları Kahrolsun Firavunlar, Karunlar, Nemrutlar Kahrolsun eli kanlı Diktatörler Kahrolsun Zalimler ve İşbirlikçileri Kahrolsun Emperyalist güçler ve yandaşları Selam olsun imanlı Mücahitlere Selam olsun Şehit ve Gazilere Selam olsun semaya kalkan ellere Selam olsun Rabbine niyaz eden dillere Ve selam olsun “İSLAM KARDEŞLİĞİ”ne

18 Temmuz 2016 Pazartesi

Türkiye'de Askeri Müdahaleler - Darbe Girişimi - Bilinmeyen Darbeler

Darbe

Son günlerde en çok meşgul olduğumuz konu ülkemizdeki darbe girişimidir. Basından, basın aracılığı ile çeşitli uzmanlardan darbenin kimler tarafından yapılmak istendiği, başarılı olma durumunda ülkemizi neler beklediği çokça tartışıldı.

Biz Kimiz

Asırlardır bu topraklarda yaşayan bu insanların bu toprakları seçmelerindeki neden, atalarımızın bilgin zekalarında saklıdır. Coğrafi konum bereketli topraklar ve dahası...

Bu ülkede dünyadan her türlü insanı görebilirsiniz, yüz yıllar önce Gürcistan, İran, ırak, Suriye, Bulgaristan, Yunanistan ve diğer bir çok ülkeden Türkiye sevdalısı ve özünü bir kenara bırakıp evet gerçek hayat bu, gerçek dünya gayesi ve yaşam bu diyerek Türklüğü seçmişler Çocukları Türk olarak yaşamıştır. Ne mutlu Türküm Diyene derken bizler Kürdü, Çerkez'i Lazı 71,5 buçuk millet bir olarak diyoruz, Benim özüm gürcü, onunki yunan, diğer dünyanın başka yerinden gelmiş ismini duymadığınız hatta hayal edemeyeceğiniz bir ırk ama hepimiz Türk olmuşuz ve demişiz ki! Ne Mutlu Türküm Diyene!

Yaşam Alanının Önemi

Bu topraklar üzerinde oyun oynayanlar maalesef bir çok konuda yanılıyor, Bazen siyasi aldanma ve makam sevdasıyla bir birimizi üzüyoruz ülkemize zarar veriyoruz. Ölümü Unutuyoruz.

Biz vatanı neden bu kadar severiz bilir misiniz? Hiç sordunuz mu bu soruyu kendinize!?

Bizler bu dünyanın geçici olduğunu iyi biliriz, Nasıl emir edildiyse öyle yaşamaya çalışmışızdır, Tabi son 50 özellikle 25 yılda dünya genelinde çok şey değişti. Değişim emrin geldiği yere saygı ve şükrünü üst planda tuttuğu için bir çok şeyin anlam ve önemi yok.

Vatan sevgisi imandandır. İmanı olmayandan zaten bir şey bekleyemez, üstelik arkanı sağını solunu kollamak zorundasındır.

Peygamber aşığı bir millet, onun emirlerinin tamamı Allah'tandır diyerek kendini peygamber ahlakı ile geliştiren bir toplum başına ne gelirse gelsin ah vah yapmaz . Elindeki ekmeği alabilirsin ama Yurdunu asla alamazsın eğer Yurdunu almaya çalışırsan o senin Yurdunu alır. Çünkü namus şeref, malını korumak dinin emirlerindendir, Bu millet mala üzülmez, korur kollar ama namus şerefi için dünyayı yakar.

Tv kanallarında yavaştan yavaştan içimize girerek örf ve adetlerimizi bizlere unutturmaya çalışıyorlar, kızlarımızın giyim tarzından, erkek çocuklarımızın yengelerine aşık olmasına kadar bir sürü abüdik gubidik yayın. Yavaştan yavaşa derken alışma konusudur, bugün sokakta öpüşen bir çift görseniz yadırgamazsınız, Neden! tvlerde göre göre bizim için normalleştide ondan, halbuki bırakın öpüşmeyi, sevdiğiniz, namusunuz olacak kişinin evlenene kadar elini dahi tutturmaması gerek.

Kamu

Bugün bu topraklarda yaşayan asil insanların vergileri ile beslenen siyasetçiden askerine askerinden öğretmenine, öğretmeninden savcı ve hakime bir çok kamu personeli, devlet sağlamdır tıkır tıkır işimi yapmasamda maaşımı alırım devlete gireyim derse yanılır. İlahi adalet biz insanların en ağır cezası müebbetten veya idamdan daha ağırdır biline dursun.

Ülkemizde darbe girişimi yapanlar, bu ülkenin ekmeğini suyunu içti, evladını bu ülkenin verdiği vergilerle yedirdi içirdi büyüttü ve sonra!!! Geçmişimizi ve geçmişlerini unuttular, Bizi sınıflandırdılar. İşlerimizi kamu işlerinde son 15 yıl içinde iyileşme oldu, Kendimizi devlet olarak baya, buna birileri nankörlük etse sınıf atladık, hemde her konuda ama neden tıkır tıkır maaşını alanlar halende aksatmaya çalışan çürükler var. Unutmayın ki bir özel şirkette çalışarak o şirkette çalışan 100 veya 1000 kişi ile helalleşmek var birde 78 milyon insanla helalleşmek var, işini iyi yap hem sen hem ülkem daha iyi olsun. Hem böyle bir hakkın yok.

Hainliğin Irkı Dini Rengi Olmaz.


Ülkeye hizmet adında dinide kullanarak güven kazanan kişiler kendi içlerinde küçük gruplar oluşturdular, bu grupların içlerinde kendi aralarında guruplar, o guruplar içinde başka gruplar oluşturularak ülke geneline yayılarak devlet okullarında, özellikle orta okul ve Lise olmak üzere okulun en akıllılarını seçtiler, Gariban kesim Ailelere giderek, iyi bir gelecek vaadi ile çocuklarını onlardan, dinide kullanarak istediler, Aileler, çocuğumuz hem mevki sahibi olsun, hem vatanına milletine hizmet etsin hem de dindar yetişsin diye Bu hainlere evlatlarının geleceğini teslim ettiler, Bu gurupların en üstüne ulaşabilmek için abiler takımı, o takımdan diğer takıma bir labirent içinde gezer durursunuz kendilerine göre lidere ulaşamazsınız, sistem şu bu gibi değil, Resim var gerçeklik yok, söz var belge yok, icraat var delil yok mantığı.

Son haftalarda yaşanan ve bu yaşananlara Özellikle Ülkeyi ne hale getirdiler diyenlere özellikle 80 öncesindekilere, geçmişinize bir dönün bakın.

Konu karmaşık gibi görünsede Din, Coğrafi Konum, Kıymetli topraklar, Siyasi becerimizin gelişmesi, akıllanmamız ve yıllardır söylene gelen Türkün türkten başka dostu yoktur değimi bu hainlere bizi kendi evlatlarımızla vurmaya itmeleridir. 

Ama akıl edemediler, türkler ihaneti başaramaz öylede oldu, binlerce vatan evladını kandırdınız, eline tank tüfek bunlar basiti F16 savaş uçakları verdiniz ama yine hainliği ellerine yüzlerine bulaştırdılar.

Herşeyden önce para. Onlara göre paranın açmayacağı kapı yok,  Yüz yıllardır parayla açamadıkları kapıyı 40 yıl önce dinimizi kullanarak açmaya çalıştılar, ne oldu şimdi! Biz birşey daha öğrendik ve daha çok güçlendik ama sizin 40 yılınız kayboldu. İnşallah 400 yılınız daha kaybolur o yıllarda perişan olursunuz.



Bu Dünya

Bu dünya bir ağacın gölgesinde oturmaya benzer! Gelip geçicidir, Allah kullarını sadece kendisine kulluk etmeleri için yarattı.

Bugün bu topraklardaki hain planlar gün geçtikçe daha çok olacak, Gram Korkum yok, Sizinde yok biliyorum, Mühim olan çocuklarımız. Çocuklarımızı iman ve vatan sevgisiyle yetiştirdiğimiz sürece gözümüz arkada kalmaz. İslam ahlakı, dünya şan ve saygınlığından milyon kez iyidir. ipe assalar bırak vatan satmayı incittiğinin kalbini kazanmak için yeni vatanların fethini yaparsın, İslama, İslamı yayana ve Din sahibine bağımlılık bunu gerektirir.  

Kıssa

Sizlere kısa bir hikaye anlatayım: Baba ve çocuğun kurnazlık hikayesi: Baba oğlunun yaramazlıkların iyi sıkılır hem evde tutmak hemde bir uğraş vermek ister, gazeten tam sayfasında bir ülke haritası görür ve bu haritayı yırtarak paramparça yapar, birleştirmek belkide haftaları bulacak, çocuk 1-2 saat içinde haritayı birleştirir ve babasının önüne koyar. Babası şaşkın halde nasıl yaptın oğlum diye sorar, Babacım haritanın arkasında insan resmi vardı, insanı birleştirince haritada birleşmiş oldu babacım, cevabını vermiş

İnsanın Yanlış Doğruları

İnsan kendini sorguladığında doğruları ve yanlışları nasıl bilir? Peygamberini örnek alan bir toplum aklını mantığını kullanır ve kendini bilinçli şekilde Allah'a teslim eder ve bir çok hatadan mahrum kalır. Eğer yanlış ve doğru bilgilerinin asıl kaynağı güncel hayatsa işimiz zor demektir. İş işten geçmeden bir konuyu çeşitli kaynaklardan harmanlayarak araştırmak gerek. Unutmayın tarih yalan söylemez, tarihciler yalan söyler.

Doğru İnsan Allah için yaşayan İnsan'dır

Kainatta milyarlarca insan ve bu insanların binlerce farklı inançları var! Emin olun ve hiç bir Şüpheniz olmasın, Yerlerin göğün, doğu ve batının, Güneşin ayın bütün evrenin tek sahibi bütün soruların cevaplarını dünyayı yarattığında bıraktı bize. Bizi Kendi yüce kitabımızda anlattığı gibi bizler aceleci kibirli ve nankör olduğumuzdan bir çok doğruyu yanlış algılayıp, doğru sandığımız yanlışa yöneliyoruz.

Allah dilediğini yapar kelimesinin arkasındaki gerçeği ancak onun ilmine yaklaştığında görürsün. Güç kuvvet kısmını yine onun ilmine tarafsız yaklaştığında görürsün, İnanmak derdine veya inandıklarını arkana almadan, araştırmalarında bütün gerçekleri görerek hayretler içinde kalacaksın.

Bizi bölmeye çalışanlar bugün kendini Allah için yaşadığını zannedenler tarafından yapıldı. Bu yazdığım veya ithamda bulunmamın geçerli nedenleri var.

Etrafınızdaki din adamları şekil, konuşma veya anlatım bozuklarından dolayı sizi dinden uzaklaştırdığı olmuştur. 

Gerçek din adamı kendini tamamıyla dine adamış, Allah'ın emir yasaklarına, Öncelikle peygamberimi iyi bilecek eğer peygamberimi iyi bilirse davranışları ve Rab'bimizin bizden tam olarak nasıl bir kulluk istediği ortaya çıkar ayrıca, ona göre yaşar, hiçbir çıkar gözetmez, verdiği fetva veya farklı konularda her türlü araştırmayı tarafsız yapabilen zattır. Kendi kırılır başkasını kırmaz, nazik beyefendi, hanımefendi olur, taktir toplamak, ne adam be desinler diye uğraş vermez.

Bugün dünya basını karşısında koskoca ülke yöneticileri hakkında ileri geri geri konuşup, ülkenin vatandaşları hakkında ses tonunda alaycı tavırla açıklamalar yapan bir din hizmetkarı olamaz. Kendini zalime boyun eğdirmemekle savunması yapan dinimize büyük zarar veren bir şahıstan olsa olsa hain olur.

En basit örnekler biride, malınızı korurken eğer birileri tarafından öldürülürseniz şehitsinizdir, Bunu dinizimizin kaynaklarından rahatlıkla bulabilirsiniz.

Düşünsenize, tırnağınızla geldiğiniz biryerlere, devlet başındakilerinin zalim olduğunu düşünüyor, Zalim devlet yöneticileri malınıza el koyuyor sen kalk  dünyaya Türkiyeyi zalimler yönetiyor diye bas bas bağırıyorsunuz ve koltuğunuza yayılıyorsun.

Gerçek bir Müslüman hiç bir şeyi düşünmez ve kalkar gelir kardeşim ortada büyük bir yanlış var, ki karşınızdaki zalim olsa da asılacağını öldürüleceğini bilsede Allah için verdiği hizmetin meyvesini yemek için can atar, Düşünsenize okullar veya verilen hizmetler din adına ve elinize eğer hakikaten suçsuz olduğunuzu düşünüyorsanız artık büyük bir mertebeye ulaşma vaktinizin geldiği anlamına gelen koskoca kapı açılmış ve siz o kapıdan girmem diyorsunuz!? Neden çünkü oyunda ondan. Çünkü islamla alakası yokta ondan, Maskesi düştüde ondan.

Değerli dostlar Müslümanlık verilmiş büyük nimettir, Farkında olarak yaşayabilene ne mutlu, Müslümanlığın doğuşundan bu zamana kadar ülkemize değil Müslümanlığına hep darbe vurulmak istenmiştir, burada kendini Allah için yaşadığını zanneden geçmiş hikayelere de bakarsa, zalimin gerçek Müslüman üzerinde hiçbir etkisi yoktur. Bugün dünyanın bütün gelişmiş silahları bizi yıkmaya, haritadan silmeye kalkışsa Allah istemedikçe bir adım ileri gidemezler.

Sahte Kaynaklar.

Müslümanlar üzerinde o kadar çok oynanıyor ki bizler sadece patlayan bombalarla oynanıyor zannediyoruz.Görünen yüzü bombalar, ya görünmeyen yüzü! Bu olaylar asırlardır var, Yüce kitabımızda da belirttiği gibi yüzümüze gülerler arkamızdan iş çevirirler.

Yüce kitabımızın değiştirilemeyeceği konusunda Rab'bim bizzat garanti vermiştir. ki 1400 Yıldır değiştirilememesinin tek nedeni budur. Ama alimlerimizin büyük islam hizmetkarı hocalarımızın kaynaklarını hep değiştirilmekte ve değiştirilmeye de devam ediyorlar.

Bugün Peygamberimin hayatını yanlış baskılarla cild cild çıkaranlar ve bu kitaplarda maşa olduğunu görmeyen avanaklara haddime düşmeyen kelimeler yazmak istemiyorum. Bu bir sınav ve Müslüman bunu görmek zorunda diyerek önlem alarak yaşamalı diye düşünüyorum.

Aldanmamak için çeşitli kaynakları araştırarak bilgimizi artıracağız. Doğru kişileri, gerçek dostları ancak böyle buluruz, Kısaca bu hainlere ve İslam düşmanlarına karşı çok çalışmamız gerek.

Bilirsiniz ki bir ağaç meyve verebilene kadar kaç kış geçiriyor.

Darbe olsaydı bugün bizi neler bekliyordu!

Hayallerinizi 20-25 Yıl rafa kaldırın, Bugün maddi imkansızlardan dolayı hayallerini gerçekleştiremeyen avanaklar kendini özgür hissetmez. Armut ağzıma düş diyen gençlerimize diyecek lafım yok.

Makarnacılar tabiri bir laf dolanırdı bir ara, Makarna bulursanız öpün başınız üstüne koyun.

İsteklerinizi yerine getirmek için bugün harcadığınız paranın 5-10 katını harcayarak ulaşamazsınız, elinizi kolunuzu sallayarak akşam saatlerinde gezemezsiniz, bebeği elinden alınmış bir kız çocuğu gibi hissedersin kendini.

Heyecanlar ve bütün beklentilerde umut sadece bir başkasının kontrolü altına geçer.

Mal varlığınızın tamamına sudan bahanelerle el koyma durumu var.

Şerefiniz ve namusunuz koruma ayrıca çocuklarınızın geleceği konusunda endişeleriniz olur.

Özgürlüğü sadece onların yazdığı kitaplarla tarif edebiliriz ama yaşayamayız.

Daha çok canımız sıkılmasın!

Hata ve kusurlarımız olduysa af ola.

Birlik beraberliğimiz Allah'a emanet, Hakkımızda herşeyin hayırlısı...