“Şüphesiz ‘Rabbimiz Allah'tır’ deyip de, sonra dosdoğru olanlar var ya, onların üzerine akın akın melekler iner ve derler ki: ‘Korkmayın, üzülmeyin, size (dünyada iken) vaat edilmekte olan cennetle sevinin!’”
Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor:
“Şu üç özellik kimde bulunursa o kimse imanın tadını alır: Allah ve Resûlünü her şeyden çok sevmek. Bir kimseyi yalnızca Allah rızası için sevmek. Allah kendisini iman ile şereflendirdikten sonra, ateşe atılmaktan kaçınırcasına, küfre dönmekten kaçınmak.”
Aziz Kardeşlerim! İman, Allah’ın varlık ve birliğini, O’nun sevgili elçisi Muhammed Mustafa (s.a.s)’in peygamberliğini ve o Rahmet Peygamberinin Allah’tan getirdiği hakikatleri kalp ile tasdik, dil ile ikrar etmektir. İman, insanın iç dünyasında doğuştan sahip olduğu temizlik ve berraklığın, tüm hayatını kuşatması ve gönlünü Yaratıcısına tarifi imkânsız bir sevgiyle bağlamasıdır.
Allah’a olan bu sevgi ve bağlılık, kişiyi fikir buhranlarından, niyet bozukluklarından, bunalımlardan, açmazlardan, dengesizliklerden kurtarır. Bu ulvi duygu sayesinde insan, basit dünya hesaplarının dışına çıkar; hem bu dünya hem de ebedi âlem için büyük gayelerin, engin düşüncelerin insanı haline gelir. Kardeşlerim! İmanın temelinde büyük bir muhabbet ve sevda yatar. Rabbimizin rızasına giden yolda birçok çile ve sıkıntılarla karşılaşabiliriz. Ancak müminler olarak, durum her ne olursa olsun bunların Yüce Mevlamız tarafından sadakat ve sabrımızın sınandığı birer imtihan olduğunu gönülden kabul ederiz. Hiçbir zaman endişeye düşmez, asla ümitsizliğe kapılmayız.
“Lütfun da hoş kahrın da hoş” ifadesinde anlamını bulan bir teslimiyet gösteririz. “Secde et ve Rabbine yaklaş!” ayetinin emri gereği, Rabbimize daha bir gönülden secde ve dua ederiz.
Kardeşlerim! Biz müminlere düşen işte böylesi bir iman, anlayış ve teslimiyeti gönlümüzün derinliklerine yerleştirmektir. Allah’a tam bir sevgi ve bağlılık gösterebilmektir. Her daim düşüncelerimizi daha halis, ibadet ve taatlerimizi daha istikrarlı, tutum ve davranışlarımızı örnek hale getirebilmektir. Kulluk ve ahlâkımızı daha da güzelleştirebilmektir. Unutmayalım ki bu gayret bize Allah’ın sevgisini ve dostluğunu kazandıracaktır. Özümüzde, ailemizde, mahallemizde, işimizde topyekûn bütün bir toplumda huzur iklimini yaşatacaktır. Allah’a iman, teslimiyet ve kulluk yolundaki çabamız bizi canlı, dipdiri bir millet haline getirecek, sağlam hisarlar gibi dimdik ayakta tutacaktır. Hutbemi Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)’in bu meyanda yaptığı bir dua ile sonlandırmak istiyorum: “Allah’ım! Bize imanı sevdir, kalplerimizi imanla süsle! Bize küfrü, itaatsizliği ve isyanı sevdirme, kerih göster! Bizi doğru yolda olanlardan eyle!”
Fussilet 41/30.
Müslim, Îmân, 67.
Alak, 96/19.
İbn Hanbel, III, 424.
Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
Kaynak:http: www.istanbulmuftulugu.gov.tr/hutbeler-2015.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder