Kardeşlerim! Ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle
buyuruyor: “Allah’a ve Rasûlü’ne itaat edin, birbirinizle
çekişmeyin; sonra içinize bir korku düşer de heybet ve
kuvvetiniz elden gider. Sabırlı olun! Çünkü Allah
sabredenlerle beraberdir.”1
Hadis-i şerifte ise Peygamberimiz (s.a.s)
şöyle buyuruyor: “Müminlerin birbirlerine olan bağlılığı,
birbirine kenetlenerek inşa edilmiş bir binanın duvarları
gibidir.”
2
İman Bağıyla Gönülleri Birbirine Kenetlenmiş Aziz
Kardeşlerim!
Âlemlere rahmet olarak gönderilen Efendimiz
(s.a.s)’in bizlere takdim ettiği en önemli değerlerden biri
şüphesiz kardeşliktir. Bu kardeşlik, dilleri, renkleri, ırkları,
coğrafyaları farklı olmakla beraber; inançları, sevinçleri,
hüzünleri, idealleri ve umutları bir olanları birbirine sımsıkı
kenetleyen iman kardeşliğidir. Bu kardeşlikte birlik ve
beraberliği, onur ve haysiyeti zedeleyen mezhep, meşrep,
cehalet ve asabiyete asla yer yoktur. Bu kardeşlikte cana,
mala, insan hayatına kastetmek kesinlikle yoktur. Bu
kardeşlik, üstünlük yarışını, ötekileştirmeyi, ezmeyi, yok
saymayı mübah gören bir kardeşlik değildir. Bu kardeşlik,
“ben” i “biz”, “binler” i “bir” yapan, adalet, merhamet,
muhabbet ve paylaşma gibi yüce değerlere dayanan bir
kardeşliktir. Bu kardeşlik, asırlardır, mazlumlara,
masumlara, mağdurlara ümit olan bir kardeşliktir. Bu
kardeşlik, Peygamberimiz (s.a.s)’in Veda Hutbesinde
“Ayaklarımın altına alıyorum” dediği asabiyet, cehalet, fitne,
fesat, ayrılık ve gayrılığı yok eden bir kardeşliktir.
Peygamber şehri Medine’de Evs ve Hazreç kabîleleri
arasındaki târihî mücâdeleyi sona erdiren ve onları
kaynaştıran bu kardeşliktir. Ensar ile Muhacir arasında
görülen, tarihte eşi ve benzeri bulunmayan, tüm çağlara
damgasını vuran kardeşlik, işte bu kardeşliktir.
Bedir’de, Malazgirt’te, İstanbul’un fethinde,
Çanakkale’de, Sakarya’da, Dumlupınar’da aynı Allah’a,
aynı peygambere, aynı kitaba inanan, aynı kıbleye
yönelenleri aynı idealler uğrunda bir araya getiren işte bu
kardeşliktir. Bin yılı aşkın süredir millet olarak bizi bir
arada ve diri tutan, bu kardeşlik bağıdır.
Kardeşlerim!
Asırlardır doğusuyla batısıyla, kuzeyiyle güneyiyle
aziz milletimizin en önemli harcı olan kardeşliğimiz son
zamanlarda bir kez daha hedef alınmıştır. Birçok mihrakın
güdümünde olan gözü dönmüş terör, ülkemizin huzurlu
havasını ortadan kaldırmak üzere yeniden harekete
geçmiştir. Neredeyse her gün bir şehit cenazesi,
memleketimizin birlik ve esenliği üzerine kara bir haber
olarak düşmektedir. Bu haberler, milletçe ihtiyaç
duyduğumuz kardeşliğin husumet ve nefretle yer
değiştirmesinde ne yazık ki bir hayli etkili olmaktadır.
Kıymetli Kardeşlerim!
Biz, geçmişten günümüze din için, vatan için, bayrak
için, ezan için, hasılı kutsal değerlerimiz için yüzlerce,
binlerce şehit verdik. Ancak her seferinde Rabbimizin, “Biz
Allah’ın kullarıyız ve O’na döneceğiz.”3 hükmüne
gönülden teslim olduk. “Eğer inanıyorsanız üstün gelecek
olan sizlersiniz”4
âyetinin mesajıyla yolumuza ümitle ve
kararlılıkla devam ettik. Bir binanın yapı taşları gibi sevinçte
kederde, varlıkta yoklukta her zorlu süreçte kardeşler olarak
birbirimize sımsıkı kenetlendik. Kardeşliğimizi, birlik ve
beraberliğimizi, gücümüzü fitne ve husumetle yok etmek
isteyenlere karşı asla fırsat vermedik. Yüreklerimizi
dağlayan elim hadiselerin yaşandığı şu zorlu günlerde
hepimize düşen, bir kez daha birbirimize sımsıkı
kenetlenmektir; dinimiz, güzel ülkemiz, milletimiz ve
kardeşliğimiz üzerinde oynanan oyunlara izin vermemektir.
Kardeşlerim!
Geliniz, ülkemizin etrafının ateş çemberine
döndürüldüğü şu günlerde birliğimizin, dirliğimizin
kıymetini bilelim. Her türlü saldırı, oyun, tuzak ve plan
karşısında birbirimize ensâr ve muhacir olalım. Kur’an-ı
Kerim ve Efendimiz (s.a.s)’in bizden istediği kardeşler
olmakla mükellef olduğumuzu asla unutmayalım!
Geliniz, cahiliye asabiyetinin ürünü olan ve kardeşi
kardeşe kırdırmak için körüklenen fitne ateşini basiret,
hikmet, bilgi ve irfanla söndürelim! Muhabbetin her türlü
düşmanlığa galip geleceğini bilelim. Her daim olduğu gibi
bugün de Hakkın, hukukun, adaletin, ahlak ve faziletin
tarafında yer alalım.
Kardeşlerim!
Masum canların katledilmesine sebep olanlar,
kardeşlik ve huzurumuza saldıranlar bunun hesabını elbette
bir gün Allah’a vereceklerdir. Ancak aziz milletimiz, bu
zihnî ve kalbî parçalanmayı asla hak etmemektedir. Zira
huzura ve ümit vadeden yarınlara sadece ülkemizin ve
milletimizin değil, umutlarını bu ülkeye ve bu millete
bağlayan tüm mağdur, masum ve mazlumların, hâsılı tüm
müminlerin ihtiyacı var. Şunu bilelim ki; bu ülkeye düşecek
ateş, sadece bu topraklarda yaşayanların değil, dünyanın
yedi iklim dört köşesinde yaşayan tüm mazlumların da
bağrını yakacak, yarınlarını yok edecektir.
Bu duygu ve düşüncelerle hutbeme son verirken,
vatan, bayrak, millet ve mukaddes değerler için hayatının
baharında toprağa düşen kahraman şehitlerimize Yüce
Rabbimizden rahmet, gazilerimize acil şifalar, ailelerine de
sabr-ı cemil diliyorum.
Unutmayalım ki; onlar, sadece anne
ve babalarının, ailelerinin değil, aziz milletimizin şehit ve
gazileridir.
1 Enfâl, 8/46.
2 Buhârî, Salât, 88; Müslim, Birr ve Sıla, 65.
3 Bakara, 2/156.
4 Âl-i İmrân, 3/139.
Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder