Bu Blogda Ara

19 Ağustos 2015 Çarşamba

Hz. Peygamberin Hayatı

Tevrat'ın Nakilleri

Hz. Musa'nın şöyle dediği nakledilmiştir: "Allahu Teâlâ, senin Rabbın, senin için senin kardeşlerin arasından, benim gibi bir nebi peydan edecektir. Siz onu dinleyin. Bu senin, Rabbına, kendi Rabbına, toplantı günü Havreb'te yaptığın
müracaata uygun olacaktır. Sen o gün Rabbına, kendi Rabbına demiştin ki, Rabbımın sesini bir daha duymayayım ve belki de benim ölmeme sebep olacak büyük bir ateşi görmeyeyim. Ve Rabbım bana dedi ki, onlar ne diyorsa
doğrudur. Ben onlar için kendi kardeşleri arasından, senin gibi bir nebi yaratacağını ve kelâmımı onun ağzına koyacağım. Ve Ben ona ne emredersem, onlara söyleyecektir. Ve onun, benim adımı anarak söyleyeceklerini dinlemeyenlerden hesap soracağım." (Tevrât: istisna, Bölüm: 18, âyet; 15-19).

Tevrat'ın bu açık haberi, Hz. Muhammed (a.s.)'den başka kimseye uymaz. Bu ibarede Hz. Musa (a.s.) Allah'ın şu müjdesini veriyor: "Senin için, sizin aranızdan, yani senin kardeşlerinin arasından bir nebi var edeceğim". Bir milletin
"kardeşleri"nden o milletin bir kabile veya ailesinin kastedilmediği ortadadır. Bu deyimin, sözü edilen millet ile ırk yönünden yakın ilişkisi bulunan bir millet için kullanıldığını söylemek daha doğru olur. Şayet gelecek Nebi'nin Beni İsrail'den doğacağı kastedilmiş olsaydı, o zaman başka ifade ve sözler kullanılacaktı. O zaman yalnızca, "senin için aranızdan bir nebi yaratacağım" demek kâfi olurdu. Bu sebeple, Beni İsrail'in kardeşlerinden burada "Beni İsmail”in kastedildiği akla daha yakındır. İsmail oğulları Hazreti İbrahim (a.s.)'in evlâtları olduğu için, İsrail oğullarının kuzenleri sayılırdı. Üstelik, Hz. Musa'dan sonra Beni İsrail'de sadece bir tek ve büyük bir nebi gelseydi bu haber doğru sayılırdı, ancak İncil'de belirtildiği gibi Beni İsrail'de, Hz. Musa'dan sonra da bir çok nebi doğdu. Burada verilen müjdede bir noktaya daha dikkat edilmelidir. Gelecek nebinin tıpkı Hz. Musa (a.s.) gibi olacağı ifade ediliyor. 

Elbetteki bu benzerlik dış görünüş, yani yüz şekli, kişilik ve kılık kıyafet benzerliği değildi. Çünkü dünyada hiçbir insan başka bir insanın tıpatıp aynısı değildir. Bu benzerlik her iki nebinin peygamberlik payesi ve özelliğiyle ilgili de sayılmaz. Zira, bu benzerlik, Hz. Musa'nın ardından dünyaya gelen bütün peygamberlerde bulunuyordu. Bu iki ihtimal ortadan kalktıktan sonra, Hz. Musa (a.s.) ile Hz. Muhammed (a.s.)'in ortak yanını araştıracak olursak, bunun kalıcı ve müstakil bir şeriat getirmekten başka bir şey olmadığını görürüz. Bu özellik ve benzerlik gerçekten Hz. Musa ve Hz. Peygamber arasında vardı. Hz. Musa'yı müteakip Beni İsrail'de doğan peygamberler, hep Musevi şeriatın savunucusuydular. Değişik ve müstakil bir şeriat getiren sadece Hz. Muhammed (a.s.) idi. Bu açıklama ve yorum, Tevrat'taki şu ifadelerle daha da kuvvetleniyor: "Rabbına toplantı günü Havreb'te yaptığın müracaata uygun olarak size bir nebi gönderilecektir. Sen o gün demiştin ki Rabbımın sesini bir daha duymayayım ve belki de benim ölmeme sebep olabilecek büyük bir ateşi görmeyeyim. Ben senin gibi bir nebi yaratacağım ve kelâmımı O'nun ağzına koyacağım". Burada, bahsedilen Havreb, Hazreti Musa (a.s.)'ın ilk kez şeriat hükümlerini aldığı dağdır. Hz. Musa'nın Allah'ın nuruyla ilk kez karşılaşması ve O'nun sesini duyması kendisini müthiş sarsmıştı ve bir an öleceğinden korkmuştu. Burada bahsedilen Beni İsrail'in müracaatı ve yalvarışı da, şeriatın Havreb dağında olduğu gibi, çok korkunç şartlar altında verilmemesiyle ilgilidir. Bu vak'a Kur'an-ı Kerim'de de geçmiştir.

Ayrıca İncil'de de benzeri kayıtlar vardır5[3]. Buna cevap olarak Hz. Musa, İsrail Oğullarına, Allahu Teâlâ'nın onların isteklerini kabul ettiğini bildiriyor. Allah diyor ki onlar için göndereceğim peygamberin ağzına kendi kelâmımı vereceğim. Demek ki, bundan böyle şeriat verilirken Havreb dağında meydana gelen korkunç olay tekrarlanmayacak. Yani bundan sonra gönderilecek peygamber, yanında Allah'ın kitabıyla gelecek ve onu insanlara anlatacaktır. Bu açıklamadan sonra, Tervât'taki haberin Hz. Muhammed (a.s.)'den başkasına ait olduğu
söylenebilir mi? Hz. Musa (a.s.)'dan sonra dünyaya kalıcı bir şeriat, yani din ve ahlâk nizamı getiren Hz. Muhammed Mustafa (a.s.)'dır. Bu şeriatın verilmesi sırasında Havreb dağında İsrail Oğullarının toplandığı sırada meydana gelen
korkunç olaya benzer bir olay olmadı.
5[3] 

Bk: Bakara; 55,56 63, A'râf; 155-171 ve İncil, Kitab-ı Huruc, 17,18-19.


Gelecek Konu : İncil'de Hz. Muhammed'in Peygamberliğine
İlişkin Haberler



Hiç yorum yok: