Bu Blogda Ara

24 Ağustos 2015 Pazartesi

Hz. Peygamberin Hayatı

Yuhanna İncil'inde Geçen İbarelerin Anlamı

Yuhanna İncil'inde Geçen İbarelerin
 anlamını tayin etmeden önce şunu bilmekte fayda vardır ki, Hz. Îsa ve o dönemin Filistinlilerinin konuştuğu halk dili, "Arami" dilinin bir lehçesi olan Süryanice idi. Hz. Îsa'nın doğuşundan iki yüz, iki yüz elli
sene evvel, Seluk (Seleucide) döneminde bu bölgede İbranice'nin kullanılmasına son verilmişti ve yerini Süryanice almıştı. Gerçi Seluki ve daha sonra Roma İmparatorluğu'nun etkisiyle bölgeye Elence de girmişti. Fakat bu dil alanı,
hükümetin gözüne girmek ve yüksek mevkilere yükselmek isteyen ve Yunan etkisi altında kalan İnsanlar arasında varolan sınırlı bir alandı. Filistin halkı genellikle Süryanicenin değişik bir lehçesini kullanırdı. Bu lehçe, Şam'da konuşulan Süryaniceden farklıydı. Filistin halkı Elenceye o kadar yabancıydı ki, miladi yetmiş'te de Romalı general Titus Kudüs'lülere hitap etmek isterken konuşmasını Süryaniceye tercüme ettirme mecburiyetini hissetmişti. Bu sebeple, Hz.Îsa'nın arkadaş ve öğrencilerine söylediklerinin mutlaka Süryanice olduğu gerçeği ortaya çıkıyor.

Burada şu noktaya da dikkat edilmelidir ki, İncil'in dört cildi de, Hz. Îsa'dan sonra Hıristiyanlığı kabul etmiş olan Elence konuşanlar tarafından kaleme alınmıştı. Bu yazar ve kâtiplere Hz. Îsa'nın söz ve hareketleriyle ilgili ifadeler,
herhangi bir yazılı metinden değil Süryanice konuşan kişilerin şifahî rivâyetleri şeklinde geçmişti. Bu ifade ve rivâyetler daha sonra Süryaniceden Elenceye çevrilmişti. İncil'lerin hiçbiri miladî yetmişten önce kaleme alınmamıştı. Yuhanna İncili ise Hz. Îsa'nın ölümünden yaklaşık yüz yıl sonra muhtemelen Türkiye'nin Ege bölgesinin Ephesus (Efes) kentinde bitirilmişti. Buna ilâveten, bu İncillerin hiçbir Elence nüshası muhafaza edilememiştir. Halbuki, İncillerin ilki Elence
yazılmıştı. Matbaanın bulunuşundan önce kaleme alman ve şuradan buradan müsveddeler halinde toplanan Elence İncillerin ilk nüshaları dördüncü asırdan öteye gitmiyor. Bu bakımdan, Hz. Îsa'dan sonra aradan geçen üç yüz senede bu
kitaplarda ne gibi değişiklikler yapıldığını lam kestirmek hemen hemen imkânsızdır, İncil'de değişiklikler yapılmasına ilişkin şüphemizi kuvvetlendiren unsur, 
Hıristiyanların Mukaddes Kitapla her türlü tahrifi caiz saymalarıdır.

"Encyclopadea of Britanica"nın Bible (İncil) maddesinde şu satırlara rastlanıyor:
"İncillerde bu tür belirgin değişiklikler kasten yapılmıştır. Meselâ, bazen bütün bir ibare başka kitap ve kaynaklardan İncillere eklenmiştir. Bu tür tahrifât, İncil'in metnine, uygun gören yazarların, buldukları, her yerden topladıkları yazı ve iktibaslardan ileri geliyor. Bu yazar ve derlemeciler İncili daha derli toplu ve faydalı yapmak maksadıyla kendilerinden de bazı malzeme eklemek konusunda kendilerini yetkili sayıyorlardı... Birçok ilâve ve çıkarmalar ta ikinci asırda
yapılmıştı ve bunların kaynağı bilinmiyordu..."

Böyle bir durumdu, İncil'de geçen Hz. Îsa'nın sözlerinin aynen nakledildiğini ve bunlarda bir değişiklik yapılmadığını söylemek gerçeklen çok zordur.
Üçüncü ve en önemli husus da, Filistin'in müslümanlar tarafından fethedilmesinden sonra yaklaşık üç yüz yıl kadar Hıristiyan tebaanın dilinin Süryanice olmasıdır. Tarihi kayıtlara göre Filistinli Hıristiyanlar, ancak dokuzuncu
yüzyılda Süryanice yerine Arapça konuşmaya başladılar. Bu Süryanice konuşan Hıristiyanlardan ilk üç yüzyılda müslüman âlimlere geçen Hıristiyan rivâyetlerinin, daha sağlam ve geçerli olduğu söylenebilir. Zira, diğer Hıristiyan
kavim ve âlimlere, Hıristiyanlığın temel inanç, felsefe ve gelenekleri Süryaniceden Elenceye daha sonra da Latinceye tercüme edilmek suretiyle ulaşmıştı. Halbuki, Hz. Îsa'nın ağzından çıkan sözler Filistin'de uzun süre konuşulan Süryanice olduğu için bunların ilk etapta iyi korunduğu daha
yakın bir ihtimaldir.


Gelecek Konu: Dünyanın Lideri Olacak

Hiç yorum yok: